"Bireysel ve Kurumsal GELİŞİM, toplumsal GELİŞİM içindir."
ISO 9001:2015
ISO 14001:2015
ISO 50001:2018
ISO 14064-1
FSC-CoC
ISO 22716:2007
6 SİGMA
CE İŞARETİ
| Et ve Et Ürünleri Sektöründe ISO 22000 Gıda Güvenliği Uygulamalarının Karşılaştırılması2010 yılında et ve et ürünleri sektöründe ISO 22000 Gıda Güvenliği Uygulamalarının karşılaştırılması için 10 adet kırmızı et kesimhane-parçalama işletmesinin; 7 adet beyaz et kesimhanesinin; 8 adet ileri işlem tesisinin; 5 adet balık işletmesinin; 2 adet sakatat işleyen işletmenin toplamda 32 adet işletmenin ISO 22000 Gıda Güvenliği kuralları gereği denetlenmesi ve bu denetlemenin de ortalama iki kez tekrarlanması ile bu sektörler de gıda güvenliği uygulamalarının kıyaslaması yapılmıştır (Taşhan, 2010). Yapılan çalışmada sektörel bazda piliç sektörünün lider olduğu görülmektedir. Gıda güvenliğini yönetim sistemini en iyi uygulayan işletmelerin başında piliç işletmelerinin gelmesi, 2005 yılında Türkiye'de tüm piliç işletmelerini zor durumda bırakan kuş gribi salgını olarak düşünülmektedir. Kuş gribi influenzavirus A'ya bağlı olarak genellikle kuşlarda ortaya çıkan bir grip türüdür. Kuşa özgü İnfluenzavirus A H5N1, ilk kez 1961'de Güney Afrika'da balıkçıllardan izole edilmiş olmakla birlikte, patojenitesi yüksek kuş gribi çok daha önceden, ilk kez 1878'de İtalya'da tanımlanmıştır (Akben, 2007). Kuş gribi virüsünün doğal rezervuarı, yeşilbaş ördeklerdir ve enfeksiyona en dayanıklı olan kuşlar da bu kuşlardır. Virüsleri çok uzaklara taşıyabilmelerine ve dışkılarıyla çıkarmalarına karşılık, yalnızca hafif ve kısa süren bir hastalık geçirirler. Evcil ördeklerdeki enfeksiyon ise tıpkı tavuklar, hindiler, kazlar ve benzeri kümes hayvanlarındaki gibi öldürücüdür. Virüs, enfekte yabani kuşların dışkılarıyla kümes hayvanlarının arasına girebilir. Evcil kuşların serbestçe gezindikleri, yabani kuşlarla aynı kaynaktan su içtikleri ya da taşıyıcı durumdaki enfekte yabani kuşların dışkılarıyla kontamine olabilecek su kaynaklarını kullandıkları yerlerde, .enfeksiyonun yabani kuşlardan evcil kümes hayvanlarına bulaşma riski daha yüksektir. Canlı kuşların sıkışık ve sağlıklı olmayan koşullarda satıldığı pazarlar da bir başka yayılma kaynağıdır. Kuş gribinin, özellikle patojenitesi yüksek formla oluşan salgınların, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kümes hayvanları endüstrisi ve çiftlik sahipleri üzerindeki etkileri son derece yıkıcıdır. Kuş gribi salgınları bir ülkenin içine yayılacak olursa, kontrol altına alınması çok güçtür. Örneğin 1992'de Meksika'da patojenitesi düşük virüsle başlayan salgın, oldukça ölümcül bir biçime dönüşmüş ve 1995'e dek kontrol altına alınamamıştır. Hastalık, ülkeden ülkeye canlı kümes hayvanlarının ticareti aracılığıyla yayılabilir, göçmen kuşlar da virüsü uzaklara taşıyabilir; geçmişteki patojenitesi yüksek kuş gribinin uluslararası yayılımı böyle açıklanmaktadır. Kuş gribini kontrol altına almak için hastalıklı ve temaslı kuşları imha edip bunları uygun bir biçimde ortadan kaldırmak, çiftlikleri karantinaya almak ve buralara çok sıkı bir biçimde dezenfeksiyon uygulamak gerekir (Akben, 2007). Avrupa'da 2006 yılında kuş gribi ile ilgili bir anket yapılmış ve bu ankete göre, Türkiye 2006 yılının ilk altı ayında tavuk ve tavuk ürünleri tüketiminden en çok uzaklaşan ülke olmuştur. Avrupa Birliği genelinde ise vatandaşların %78'i, kuş gribine rağmen tüketim alışkanlıklarını değiştirmemiştir. Uzmanlar, Türkiye'deki tepkiyi ölümle sonuçlanan vakalara bağlamaktadır (Çamlıbel, 2006). Piliç üreticilerine zor bir dönem yaşatan, 2005 yılında başlayıp 2006'da biten, kuş gribi salgını ile Türkiye'de piliç işletmeleri, ekonomik olarak krize girmiş ve küçük işletmeler dayanamayıp batmış, büyük işletmeler ise kaybettikleri pazarlarını kazanabilmek için gıda güvenliği uygulamalarına daha da çok önem verip, gıda güvenliği uygulamalarını kitle iletişim araçları ile tüm ülkeye duyurmuşlardır. İşletmelerinde gıda güvenliğini en iyi şekilde uygulamayı hedefleyen on beş tavuk işletmesi Sağlıklı Tavuk Birliği Platformu adı altında birleşmiş ve tavukçuluk sektöründe gıda güvenliği anlamında halkı bilinçlendirecek çalışmalar yapmışlardır (www.sagliklitavuk.org). İkinci sırada kırmızı et, ve beyaz et ya da bu iki etin belli oranlarda karışımından sosis,sucuk,salam,döner gibi ileri işlem ürünleri üreten işletmeler gelmektedir. Et sektöründe en fazla üretimi tercih edilen ürünler ileri işlem ürünlerdir. Sektörde fazla sayıda işletme oluşu daha fazla rekabet anlamına gelmekte olup, rakipleri birbirinden ayıracak en önemli fark da gıda güvenliği uygulamalarıdır (Thomas, 2007). Bu sebepten de ileri işlem sektöründe ki işletmeler gıda güvenliği ve gıda güvenliği yönetim sistemi uygulamalarında ikinci sırada yer almaktadır. Sakatat ürün olarak çok riskli bir ürün olmasına rağmen bu çalışmada sakatat üreticileri gıda güvenliği uygulamaları anlamında üçüncü sırada çıkmıştır. Bunun en temel sebebi de bu çalışmada kesimhanelerde çıkan sakatatların kesimhane içersinde işlendiği üretimler değil sadece sakatat işleyen işletmelerin dikkate alınmış olmasıdır. Tek üretimleri sakatat olan ve sakatatı dışarıdan hammadde olarak satın alan sakatat işletmeleri, işletmeleri küçük olduğundan ve tek ürünleri sakatat olduğundan hem pazar paylarını korumak hem de merdiven altı üreticilerden kendilerini ayırarak daha kalifiye müşterilerle çalışabilmek için gıda güvenliğine daha fazla özen göstermektedirler (Chrisp, 2006). Kesimhaneler ve et parçalama işletmeleri gıda güvenliği uygulamaları anlamında dördüncü sırada yer almaktadır. Kılınçer (2007)'in Mezbahalarda ISO 9000 Kalite Yönetim Sistemi ve HACCP Sisteminin entegre olarak kurulması, kurulum sırasında karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerilerinin incelendiği çalışmasında ulaştığı AB'ye uyum surecinde, "Kırmızı Et ve Et Ürünleri Üretim Çalışma ve Denetleme Usul ve Esaslarına Dair Yönetmeliğe" göre 1.sınıf olarak tanımlananlar dışındaki mezbahalar AB standartlarına uymaması nedeniyle kapatılmak zorunda kalacaktır. Çünkü hayvan sağlığı ve refahı doğrudan genel halk sağlığını ve gıdaların güvenilirliğini etkilemektedir yargısı, Mutlu (2007)'nun Gıda Güvenliği Açısından Adana'da ki kentsel kesimde yaşayan Tüketicilerin davranışlarını incelendiği doktora tezinde, ulaştığı kırmızı et ve et ürünleri pazarlama kanalı sürecinde mezbahalar, gıda güvenirliği açısından tüketicilerin en düşük düzeyde güvenilir bulduğu yerlerdir yargısı ve Demirkol (2007)'nin Türkiye kırmızı et sektörünü sanayici ve tüketici düzeyinde incelediği çalışmasında ulaştığı belediye mezbahalarının önemli bir kısmının gerek alt yapı ve gerekse kesim şartları bakımından büyük eksiklikleri bulunmaktadır yargısı bu çalışmanın sonucu örtüşmektedir. Gıda güvenliği ve gıda güvenliği yönetim sistemini en alt düzeyde uygulayan grup balıkları alıp toptan olarak satan işletmeler ve balıkları işleyip satan işletmelerdir. Türkiye'de balık sektöründe ki alışkanlık balıkların halden alınmasıdır. Balık halleri genellikle deniz kenarlarında bulunan ve sabah taze balıkların denizden çıkıp akşama kadar satıldığı yerlerdir. Günümüzde ise değişen tüketim alışkanlıkları ile tutulan balıklar deniz olsun olmasın Türkiye'nin her yerine donuk olarak ya da işlenerek satılmaktadır. Balık işletmeleri çoğunlukla kökeni halcilikten gelen sonra işi büyüterek daha büyük hale gelmiş işletmelerdir. Halden gelen bu işletmeler değişen piyasa şartlarına uyum sağlamaya çalıştıklarından sektörde en son sırada yer almaktadırlar (Chrisp, 2007:123).
Sibel KOYUNCU KAYNAKÇA Demirkol, C. (2007). Türkiye Kırmızı Et Sektörünün Sanayici ve Tüketici Düzeyinde Analizi. Yayınlanmış Doktora Tezi. Namık Kemal Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Çorlu. Kılınçer, T. Ç. (2007). Mezbahalarda ISO 9000 Kalite Yönetim Sistemi Ve HACCP Sisteminin Entegre Olarak Kurulması, Kurulum Sırasında Karşılaşılan Sorunlar Ve Çözüm Önerileri. Yayınlanmış Yükseklisans Tezi. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir Taşhan, S. (2010). Türkiye Et Sektöründeki Gıda Güvenliği Uygulamalarının Karşılaştırılması Üzerine Bir Araştırma. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. | ISO 10002:2018
ISO 45001:2018
IATF 16949:2016
ISO 27001:2013
ISO 20000:2018
ISO 22000:2018
SA 8000 / ISO 26000
|