Bilişim suçu henüz ülkemizde detaylı tanımlanmamış ve sınıflandırılmamış bir
kavram. Bundan dolayı hangi tür suça hangi cezanın uygulanacağı da belirlenmiş
değil.Fakat bununla ilgili Adalet Bakanlığı bünyesinde 2 adet kanun taslağı
geliştirilmekte ve yakında yürürlüğe girmesi beklenmektedir.
(28.12.2006 da Kanun tasarısı Başbakanlığa sevk edilmişti)
Son günlerde yaygın olan siber suç faaliyetleri ve siber ortamda yürütülen
illegal faaliyetler giderek daha çok “bağlanma” ve “birlikte çalışma”
ihtiyacının sonucu olarak gelişir. Elektronik iş uygulamaları ve bilgi
teknolojilerinin yoğun kullanımı beraberinde yeni tehditleri ve riskleri
getirir. Varlıkların sanallaşması ve “byte” lara dönüşmesi saldırı ve çalma
yöntemlerinin de doğal evrimine yol açar. »»
Kurumların doğrudan veya dolaylı finansal değeri olan varlıklarının NET
ekonomisinde elbette farklı avcı toplayıcı kitlelerle karşılaşması olağan ve
yaygın bir konu. Bilgi güvenliği uygulamalarının önemi de işte bu nedenle
giderek artmaktadır. Kurumların son 10 yıl içinde elektronik iş uygulamalarına
geçmesi internetin televizyondan sonra hayatımızın baş köşesine yerleşmesi ile
birlikte riskler de artmıştır. Bu risk üzerinden geçimini temin eden saldırgan
grupların çıkması ve gençlerin kolay kazanç için siber suç faaliyetlerine
yönelmesi de bunu beraberinde getirmektedir.
Basında yanlış tanıtıldığı için içi tamamen yanlış doldurulan HACKER kavramı
gerçekte geçimini sağlamak veya kısa sürede köşeyi dönmek için değil bu trendden
çok daha önceleri (internet ve siber alem bir sanal savaş alanına dönmeden
yıllar yıllar önce) programcılığı ve bilgisayar işletim sistemlerini normalden
daha fazla seven ve ilgi çekici bulan, bu yaptığı iş ile “EĞLENEN” insanlara
verilen bir ünvandı. Bu tanıma göre hacker yaratmayı üretmeyi ve paylaşmayı,
global komünite ile iletişim halinde varlığını ortaya çıkarmayı, kendi elleriyle
yarattıkları bu yeni dünyada özgürce icatları ve bilgiyi paylaşmayı seven
kişilerdi. Bugünkü anlamda çıkar amaçlı siber suç faaliyetlerini yürüten
kişilere gerçekte cracker diyoruz.
İlla hacker kelimesini kullanacaksak o zaman ayrımı şöyle yapmamız gerekir :
Güvenlik uzmanı olarak çalışan etik hackerlar (Beyaz Şapka), ideolojik amaçlı
çalışan politik hackerlar (Gri Şapka), kişisel çıkarları için saldırgan faaliyet
yürüten hackerlar (Siyah Şapka).
Dünya'da ve ülkemizde teşkilatlanma ve koordineli çalışma anlayışı bu son iki
grupta görülmektedir.
Gönülllülük ve ideolojik paydaşlık temelinde yükselen politik hacker takımları
genellikle karşıt görüşün temsilcisi kurumlara zarar verme ve sanal savaş
yürütme işini örgütlerler. Devletlerin de benzer ekipler çalıştırdığı fikirleri
ve ileride bu takımlara benzer “birlikler”in siber savaşta aktör olacaklarına
dair kabuller artık bilim kurgu ürünü olmaktan çıkmıştır.
Esas dikkat edilmesi gereken ise ikinci grup siyah şapkalı modern korsan
gemileri ve onların paralı askerleri...
Gelecek umudu zaten çoktan söndürülmüş , üniversite ve meslek edinme hayalleri
yıkılmış milyonlarca Türk genci gibi dünyanın pek çok yerinde ellerindeki tek
kaçış-çıkış noktası bilgisayar olan diğer yüz milyonlarca genç insan doğal
olarak bu korsan gemilerine rahatlıkla binebilmektedirler.
Birinci grubun güçlü yanı olan ETİK ve ikinci grubun güçlü yanı olan POLİTİK
karakter bu üçüncü grup için hiçbir anlam ifade etmemektedir.
Bu iki özellikten arındırılmış yazılım ve internet kurtçukları rahatlıkla suç
örgütlerinin ve internet mafyasının tetikçilerine dönüşebilmektedir.
Peki bu durumda kurumlar kendi güvenlikleri için ne yapmalıdır?
Tehditleri doğru anlamadan önlemleri de doğru seçemeyiz.
Kurumlar tehditleri ve riskleri doğru anlamdan “İsrail ve ABD” kökenli güvenlik
yazılım ve donanımları ile bilgi güvenliğini temin edemezler. Çünkü bilgi
güvenliği bir ürün değildir. Bilgi güvenliği bir süreçtir. Eksiksiz ve çok
boyutlu olması gereklidir.
Bu üçüncü grup hackerların en meşhurlarından Kevin Mittnick'in hapisten
çıktıktan sonra bir etik hacker olarak yayınladığı ve Türkçe'ye Aldatma Sanatı
olarak çevrilen harika kitabında aynen şunu söyler : “Size saldırmayı kafasına
koymuş bir hackerı durdurabilecek hiçbir teknolojik çözüm yoktur”
Bir kitap boyunca kendi yaptığı “hackleme” faaliyetlerini anlatır ve bu
saldırıların çok büyük çoğunluğu teknoloji tabalı değildir ; tamamen aldatmaya
dayalıdır.
Kurumlar bugün fiziksel çevresel, organizasyonel, insan kaynakları kökenli
tehditlere dikkat etmeden bir güvenlik illüzyonu içinde yaşamaktadırlar.
Bütünsel bir yaklaşım bilgi güvenliği yönetim sistemi ile sağlanabilir.
Bilgi güvenliği standardı ISO 27001 özellikle içeriden ve dışarıdan gelebilecek
tüm tehditlerin yönetilebilmesi için oluşturulmuş ve günümüz güvenlik
ihtiyaçlarının en doğru şekilde konumlandıran bir şema sunar.
Kurumlar paranoyakça “ıvır zıvır ithal teknoloji”ye yatırım yapmadan önce bilgi
güvenliği risk yönetimi yapısı kurmalıdırlar.
BİLİŞİM AĞI HİZMETLERİNİN DÜZENLENMESİ VE BİLİŞİM SUÇLARI HAKKINDA KANUN
TASARISI
KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU TASARISI
sitemizden temin edebilirsiniz.