BİLİŞİM AĞI HİZMETLERİNİN DÜZENLENMESİ VE BİLİŞİM SUÇLARI HAKKINDA
KANUN TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amaç ve kapsamı; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı,
erişim sağlayıcı, ortam sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların
sorumlulukları ile bilişim sistemi veya bilişim ağı kullanılarak işlenen
suçları, bu suçların soruşturulması ve kovuşturulmasına ilişkin esas ve usûlleri
düzenlemektir.
Tanımlar
MADDE 2 – (1) Bu Kanunda geçen;
a) Bilgi : Verilerin anlam kazanmış biçimini,
b) Bilgisayar : Belleğindeki programa uygun olarak aritmetik ve mantıksal
işlemleri yapabilen, karar verebilen, yürüteceği programı ve işleyeceği verileri
ezberinde tutabilen, çevresiyle etkileşimde bulunabilen araçları,
c) Bilişim ağı : En az iki bilişim sistemi arasında veya bir bilgisayar ile bir
çevre birimi arasında veri iletişimini ve karşılıklı etkileşimi her türlü
iletişim tekniği ile sağlayan ortamı,
ç) Bilişim ortamı : Bilişim sistemi ve bilişim ağından oluşan toplam ortamı,
d) Bilişim sistemi : Bilgisayar, çevre birimleri, iletişim altyapısı ve
programlardan oluşan veri işleme, saklama ve iletmeye yönelik sistemi,
e) Çevre birimler : Bilgisayara bağlanabilen, veri saklayıcılarını, veri giriş
araçlarını, veri çıkış araçlarını ve veri giriş çıkış araçlarını,
f) Elektronik mühür : Bir bilişim sisteminde bulunan veri ve programların,
bilinen ve kabul edilen algoritmalar kullanılarak zaman, bütünlük ve
doğruluğunun sağlanması işlemini,
g) Erişim : Bir bilişim sistemine bağlanarak kullanım olanağı kazanılmasını,
ğ) Erişim sağlayıcı : Kullanıcılarına herkese açık bilişim ağına erişim olanağı
sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişileri,
h) İçerik sağlayıcı : Bilişim ağı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü
bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri,
ı) İzleme: Bilişim ağındaki verilere etki etmeksizin verilerin gizliliğinin
ihlal edilmesini,
i) Kurum: Telekomünikasyon Kurumunu,
j) Ortam sağlayıcı : Bilişim ağı üzerinde, herkese açık olarak kullanıcılarına
yardım, bilgilendirme, danışma veya benzer türde hizmet sunanları,
k) Program : Bilgisayardan beklenen hizmetleri belirleyen buyruk ya da deyimler
kümesini,
l) Trafik bilgisi : Bilişim ağı üzerinden gerçekleştirilen her türlü erişime
ilişkin olarak taraflar, zaman, süre, yararlanılan hizmetin türü, aktarılan veri
miktarı ve bağlantı noktaları gibi değerleri,
m) Toplu kullanım sağlayıcı : Kişilere belli bir yerde ve belli bir süre bilişim
ağını kullanım olanağını sağlayanı,
n) Veri : Bilgisayar tarafından üzerinde işlem yapılabilen her türlü değeri,
o) İstenmeyen ileti: Gönderenine ulaşılamayan ve bu nedenle engellenemeyen veya
kişinin istemediğini açıkça beyan etmesine rağmen gönderilmeye devam edilen
iletiyi.
ö) Yer sağlayıcı : Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya
işleten gerçek veya tüzel kişileri,
İfade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Sorumluluklar, Yükümlülükler ve Denetim
Bilgiye erişim ve ifade özgürlüğü
MADDE 3- (1) Kişilerin bilgiye erişim ve ifade özgürlüğü esastır. Bu özgürlükler
ancak kanunlarda belirtilen hâllerde sınırlandırılabilir.
Serbestlik ilkesi
MADDE 4- (1) Bilişim ağı hizmetlerine ilişkin faaliyetler serbesttir. Bu
faaliyetlere başlama, yürütme ve sona erdirme, izne veya başka bir koşula bağlı
değildir.
(2) Diğer kanun hükümleri saklıdır.
Genel bilgilendirme yükümlülüğü
MADDE 5- (1) Yer ve erişim sağlayıcılar aşağıdaki bilgileri bilişim ağı üzerinde
kendi içeriklerinde, kullanıcıların kolayca erişebilecekleri şekilde
bulundurmakla yükümlüdür:
a) Gerçek kişi ise adı ve soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, tüzel
kişi ise unvanı, vergi kimlik numarası veya sicil numarası,
b) Yerleşim adresi,
c) Elektronik iletişim adresi,
ç) Sunduğu hizmet bir merciin iznine veya denetimine tabi bir faaliyet
çerçevesinde sunuluyor ise yetkili denetim merciine ilişkin bilgiler.
(2) Yer ve erişim sağlayıcılar bilişim ağı üzerinde, yukarıda sayılan bilgileri
kapsayan bir içeriği bulundurmak zorundadırlar.
Özel bilgilendirme yükümlülüğü
MADDE 6- (1) İçerik sağlayıcı, içeriğin bir mal veya hizmetin satımına yönelik
olması halinde aşağıdaki bilgileri kendi içeriklerinde, kullanıcıların kolayca
erişebilecekleri şekilde hazır bulundurmakla yükümlüdür:
a) Gerçek kişi ise adı ve soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, tüzel
kişi ise unvanı, vergi kimlik numarası veya sicil numarası,
b) Yerleşim adresi,
c) Elektronik iletişim adresi,
ç) İçerik sağlayıcı başka bir ülkede yerleşik ise temsilcisinin kimlik, yerleşim
adresi ve diğer iletişim bilgileri,
d) Mal veya hizmetlerin bedeli, vergi ve diğer bütün masrafların bedele dahil
olup olmadığı,
e) İcap ve fiyatların geçerlilik süresi,
f) Sözleşme kurulması halinde sözleşmeden cayma ve fesih hakkı ile ilgili
bilgiler,
g) Mal ya da hizmetlerin ayıplı çıkması halinde ayıp ihbarının nasıl yapılacağı,
ğ) Sunulan hizmet bir merciin iznine veya denetimine tabi bir faaliyet
çerçevesinde gerçekleştiriliyorsa ise yetkili denetim merciine ilişkin bilgiler,
h) Tanıtım ve reklam amacıyla gönderilen iletilerde, kişinin iletiyi almak
istemediği taktirde izleyeceği yola ve seçeneklere ilişkin bilgiler.
(2) İçerik sağlayıcı, kendisi ile iletişim kuran kimselerin bilgilerini gizli
tutmakla yükümlüdür. Bu bilgileri, bu kimselerin açık onayı olmaksızın
kaydedemez, üçüncü kişilere iletemez ve başka amaçlarla kullanamaz.
İçerik sağlayıcının sorumlulukları
MADDE 7- (1) İçerik sağlayıcı, bilişim ağı üzerinde kullanıma sunduğu her türlü
içerikten sorumludur.
(2) İçerik sağlayıcı, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu
değildir. Ancak, sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve
kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise, genel
hükümlere göre sorumludur.
Yer sağlayıcının yükümlülükleri
MADDE 8 – (1) Yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka
aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir.
(2) Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile
ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 13 üncü ve 29 uncu maddelerine
göre haberdar edilmesi ve engelleme yeteneği bulunması durumunda hukuka aykırı
içeriğe erişimi engellemek zorundadır.
(3) Yer sağlayıcı hizmet verdikleri içerik ve ortam sağlayıcılara ilişkin bu
Kanunun 5 inci maddesinde belirtilen bilgileri sağlamak ve bulundurmakla
yükümlüdür.
Erişim sağlayıcının yükümlülükleri
MADDE 9- (1) Erişim sağlayıcı:
a) Herhangi bir kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, bu Kanun
hükümlerine uygun olarak haberdar edilmesi hâlinde ve engelleme yeteneği
bulunması durumunda yayından çıkarmak ve erişimi engellemekle,
b) Sağladığı hizmetlere ilişkin, yönetmelikte belirtilen trafik bilgilerini altı
aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar
saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla,
c) Faaliyetine son vereceği tarihten en az üç ay önce durumu Kuruma ve içerik
sağlayıcılarına ve müşterilerine bildirmekle ve trafik bilgilerine ilişkin
kayıtları yönetmelikte belirtilen usul ve esaslara uygun olarak Kuruma teslim
etmekle,
ç) Hizmet verdikleri içerik ve ortam sağlayıcılara ilişkin bu Kanunun 5 inci
maddesinde belirtilen bilgileri sağlamak ve bulundurmakla,
Yükümlüdür.
(2) Erişim sağlayıcı, kendisi tarafından nakledilen bilgileri kontrol etmek veya
hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığı konusunda araştırma
yapmakla yükümlü değildir.
Ortam sağlayıcının yükümlülükleri
MADDE 10 - (1) Ortam sağlayıcı, sağladığı ortamda yer alan hukuka aykırı
içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu
Kanunun 13 üncü ve 29 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi ve engelleme
yeteneği bulunması durumunda hukuka aykırı içeriği kaldırmakla yükümlüdür.
Bilgilerin korunması
MADDE 11 - (1) Erişim sağlayıcı:
a) İçerik sağlayıcılarından ve müşterilerinden, kanunlarda ve yönetmelikte
belirtilen gerekli bilgiler hariç, bilgi talep edemez ve bu bilgileri kişinin
rızası dışında elde edemez.
b) İletişimine aracılık ettiği içeriklerin bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla
sorumludur.
c) Verdiği hizmeti kullananlara ilişkin bilgileri, başkalarının elde etmesini,
yönetmelikte belirlenecek esas ve usullere uygun olarak engeller. Bu bilgileri
hizmeti kullananların açık onayı olmaksızın üçüncü kişilere iletemez ve başka
amaçlarla kullanamaz.
(2) Adlî veya idarî soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin hükümler saklıdır.
Toplu kullanım sağlayıcıları hakkında uygulanacak esaslar
MADDE 12- (1) Ticarî amaçla toplu kullanım sağlayanlar, mahallî mülkî amirden
ruhsat almakla yükümlüdür. Ruhsata ilişkin bilgi ve belgeler otuz gün içerisinde
mahallî mülkî amir tarafından Kuruma bildirilir. Bunların denetimi, mahallî
mülkî amirler tarafından yapılır.
(2) Toplu kullanım sağlayıcılar, konusu suç oluşturan içeriklere erişimi
önleyici tedbirleri almakla yükümlüdür.
(3) Birinci fıkrada belirtilen ruhsat ve denetim ile ikinci fıkrada belirtilen
tedbirlere ilişkin esas ve usuller İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve
Kurum tarafından müştereken çıkartılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
İçeriğin düzeltilmesi ve erişimin engellenmesi
MADDE 13 - (1) İçerik nedeniyle haklarının ihlâle uğradığını iddia eden gerçek
veya tüzel kişiler, içerik sağlayıcıya başvurarak içeriğin düzeltilmesini,
erişimin engellenmesini veya cevap hakkının yayınlanmasını isteyebilirler.
İçerik sağlayıcıya erişilemiyorsa yer sağlayıcıya veya yer sağlayıcıya
erişilemiyorsa erişim sağlayıcıya başvurarak içeriğin düzeltilmesini veya
erişimin engellenmesini isteyebilirler. Bu istem hakkında en geç üç gün
içerisinde cevap verilmesi gerekir.
(2) Başvuru sahibinin istemine süresi içinde cevap verilmemesi ya da
reddedilmesi hâlinde, başvuru sahibi onbeş gün içinde yerleşim yerinde bulunan
sulh ceza mahkemesinden içeriğe erişimin engellenmesi, içeriğin düzeltilmesi
veya cevap hakkının yayınlanması kararı verilmesini isteyebilir. Sulh ceza
hâkimi bu istemi üç gün içerisinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara
karşı itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz mercii üç gün içerisinde itirazı
inceleyerek karar verir. İtiraz merciinin kararı kesindir.
(3) Başvuru, ancak yazılı olarak yapılabilir. Başvuruda, haklarının ihlâle
uğradığını iddia eden gerçek ya da tüzel kişinin açık kimliği, yerleşim adresi,
başvuru dayanağı olan belgeler, başvuru konusu içeriğin erişim adresi ve söz
konusu olan içeriğin bulunması gerekir.
(4) Hâkimin içeriğe erişimin engellenmesi, içeriğin düzeltilmesi veya cevap
hakkının yayınlanması kararı vermesi halinde, öncelikle içerik sağlayıcı, içerik
sağlayıcıya erişilemiyorsa yer sağlayıcı veya yer sağlayıcıya erişilemiyorsa
erişim sağlayıcı, bu kararın gereğini en geç kırksekiz saat içinde yerine
getirir.
Denetim
MADDE 14 - (1) Erişim sağlayıcılarının, bu Kanunun uygulanmasına ilişkin
faaliyet ve işlemlerinin denetimi Kurumca yerine getirilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Bilgilerin Gizliliği, Bütünlüğü ve Elde Edilmesine İlişkin Suçlar
Bilişim sistemine girme ve veri elde etme
MADDE 15 – (1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına hukuka aykırı
olarak giren veya sistemde kalmaya devam eden kişi altı aydan iki yıla kadar
hapis cezası veya üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Sisteme
girmeksizin verilerin izlenmesi halinde, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka
bir suç oluşturmadığı taktirde, bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.
(2) Bir bilişim sistemindeki veri veya programları hukuka aykırı olarak elde
eden kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı
taktirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) İkinci fıkrada belirtildiği şekilde elde edilen veri veya programların
başkalarına iletilmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Bu maddede yer alan suçun soruşturma ve kovuşturulması mağdurun şikâyetine
bağlıdır.
Verilere, programların bütünlüğüne veya sistemin çalışmasına müdahâle
MADDE 16- (1) Bir bilişim sisteminde bulunan verileri veya programları hukuka
aykırı olarak bozan, silen, değiştiren, yok eden, erişilmez kılan, sisteme veri
veya program yerleştiren veya ekleyen, veri veya programlara zarar veren kişi
iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bir bilişim sisteminin işleyişini tamamen veya kısmen engelleyen veya bozan
kişi üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Hukuka aykırı donanım veya program
MADDE 17 - (1) Bir donanım ve programı, bu Kanunda tanımlanan suçları işlemek
amacıyla üreten, uyarlayan, ithal eden, satan, sağlayan, dağıtan, tanıtan veya
aynı amaçla bilişim sisteminin tamamına veya bir kısmına erişimi mümkün kılan
parola, erişim kodu veya benzer veriyi sağlayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar
hapis ve ikibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Bilişim Sistemiyle Bağlantılı Suçlar
Bilişim sistemini kullanarak sahtecilik
MADDE 18- (1) Sahte belge düzenlemek amacıyla, bilişim sisteminde bulunan
verileri silen, değiştiren, yok eden veya yeni veri giren kişi hakkında 16 ncı
maddenin birinci fıkrasına göre verilecek ceza yarı oranda artırılır.
(2) Birinci fıkrada belirtilen fiillerin işlenmesi suretiyle oluşturulan
verilere dayalı olarak sahte belge düzenlenmesi halinde, ayrıca 26/9/2004
tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezaya hükmolunur.
Bilişim ortamında yarar sağlamak
MADDE 19- (1) Bilişim sistemiyle kendisi veya başkası lehine haksız yarar
sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı
takdirde, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve bin günden beşbin güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılır.
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması
MADDE 20 - (1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa
olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın
kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya
kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla
kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi
kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi
yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi
kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil
daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, ikinci fıkraya
göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Birinci fıkrada yer alan suçun;
a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya
evlat edinen veya evlatlığın,
c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,
Zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
Yanıltarak bilgi toplamak
MADDE 21- (1) Bilişim sistemiyle, kendisi veya başkası için yarar temin etmek
veya başkasına zarar vermek amacıyla kişileri yanıltarak bilgi toplayan kişiye,
fiili başka bir suç oluşturmadığı taktirde, altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası verilir.
(2) Bu maddede yer alan suçun soruşturma ve kovuşturulması mağdurun şikâyetine
bağlıdır.
Taklit yoluyla yanıltmak
MADDE 22- (1) Halkı yanıltacak şekilde, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve
tüzel kişilerin bilişim ağındaki hizmetlerini veya kimliklerini taklit eden
kişiye, fiili başka bir suç oluşturmadığı taktirde altı aydan üç yıla kadar
hapis ve adlî para cezası verilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı fiiller sonucunda zarar doğması hâlinde hükmedilecek
ceza yarı oranında artırılır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
İçerik Bağlantılı Suçlar ve İdarî Yaptırımlar
Çocuk pornografisi bağlantılı suçlar
MADDE 23 - (1) Bilişim ortamında, bir çocuğa veya çocuk gibi görünen veya çocuk
olduğu izlenimi veren bir kişiye ait gerçek ya da temsili görüntü, yazı veya
sesleri içeren pornografik ürünleri tanıtan, sunan, kiraya veren veya satışa arz
eden kişiye altı yıldan oniki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para
cezası verilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren ürünleri, bilişim ortamında kendisi veya
başkaları için temin eden veya bulunduran kişiye iki yıldan beş yıla kadar hapis
ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.
Devletin güvenliğine ve kamu barışına karşı işlenen suçlar
MADDE 24- (1) Bilişim ortamında aleni olarak;
a) Türk Ceza Kanununun 222, 258, 299, 300, 301, 304, 306, 307, 308, 313, 316,
319, 320, 323, 326, 327, 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337, 338 ve 339
uncu maddelerinde,
b) 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında
Kanunda,
Yer alan ve bilişim sistemi veya bilişim ağı kullanılarak işlenen suçlara
ilişkin içeriği üreten, tanıtan veya sunanlar hakkında hükmedilecek cezalar yarı
oranında arttırılır.
Kararın yerine getirilmemesi
MADDE 25- (1) Bu Kanunun 13 üncü ve 29 uncu maddelerinde belirtilen usule göre
verilmiş hâkim veya mahkeme kararını yerine getirmeyenler, bu eylemleri başka
bir suç oluştursa dahi ayrıca bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
Cezaların arttırılması
MADDE 26 - (1) Tehdit, şantaj, hakaret, kumar veya iftira suçlarının bilişim
ortamında aleni olarak işlenmesi hâlinde, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre
verilecek ceza yarı oranda artırılır.
(2) Bu Kanunun Üçüncü ve Dördüncü Bölümünde sayılan suçların yetkinin kötüye
kullanılması suretiyle işlenmesi hâlinde hükmedilecek ceza yarı oranda
artırılır.
(3) Bu Kanunun Üçüncü ve Dördüncü Bölümünde sayılan suçların,
a) Bir banka veya kredi kuruluşuna,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarına,
ait sistemler üzerinde işlenmesi hâlinde hükmedilecek ceza üçte birden yarıya
kadar artırılır.
Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması
MADDE 27 - (1) Bu Kanunun Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci Bölümünde sayılan suçların
işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında
bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
İdarî para cezaları
MADDE 28- (1) Bu Kanunun;
a) 5 nci maddesindeki genel bilgilendirme yükümlülüklerinden birisini yerine
getirmeyen yer veya erişim sağlayıcısına ikibin Türk Lirasından onbin Türk
Lirasına kadar,
b) 6 ncı maddesindeki özel bilgilendirme yükümlülüklerinden birisine aykırı
hareket eden içerik sağlayıcısına beşbin Türk Lirasından yirmibin Türk Lirasına
kadar,
c) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde yer alan
yükümlülüklerden birisini yerine getirmeyen erişim sağlayıcısına onbin Türk
Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar,
ç) 10 uncu maddesinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket eden ortam
sağlayıcılarına ikibin Türk Lirasından onbin Türk Lirasına kadar,
d) 12 nci maddede belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket eden toplu kullanım
olanağı sağlayıcılarına üçbin Türk Lirasından onbeşbin Türk Lirasına kadar,
e) İstenmeyen ileti gönderene üçbin Türk Lirasından onbeşbin Türk Lirasına
kadar, idarî para cezası verilir.
(2) Bu madde yazılı idari para cezaları mahallî mülkî amir tarafından verilir.
ALTINCI BÖLÜM
Soruşturma ve Kovuşturma Usûlleri
İçeriğe erişimin engellenmesi
MADDE 29 – (1) Bilişim ortamında işlenen suçların soruşturulmasında suç
işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı hâlinde, hâkim kararı
veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla
içeriğe bilişim ortamında erişimin engellenmesine karar verilebilir. Cumhuriyet
savcısı kararını yirmidört saat içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim, kararını en
geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine
karar verilmesi hâlinde tedbir, Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır.
(2) Erişimin engellenmesi kararı, içerik sağlayıcısına erişilemiyorsa, yer
sağlayıcısı ile ilgili olarak, yer sağlayıcıya erişilemiyorsa erişim sağlayıcı
ile ilgili olarak verilir. Verilen karar, içerik sağlayıcısına, buna
ulaşılamadığı taktirde yer sağlayıcısına, buna da ulaşılamadığı taktirde erişim
sağlayıcısına 19/02/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre
tebliğ edilerek kararın derhal yerine getirilmesi istenir.
(3) Kovuşturma evresinde mahkemece de bu koruma tedbirine karar verilebilir.
(4) İçeriğe erişimin engellenmesine ilişkin karara itiraz edilebilir.
Görevli mahkeme ve yargılama usûlü
MADDE 30- (1) Bu Kanunda yazılı olan suçlardan dolayı açılan davalar, asliye
ceza mahkemelerinde görülür. Bir yerde asliye ceza mahkemesinin birden fazla
dairesinin bulunması hâlinde bu davalara, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca
yetkilendirilen mahkemede bakılır.
(2) Bu Kanunda yazılı suçlara ilişkin davalar acele işlerden sayılır ve adlî
tatilde de görülür.
(3) Bu Kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla yapılan soruşturmada, şüphelinin
kullandığı bilgisayar, bilgisayar programları ve verileri ile çevre birimlerinde
arama, kopyalama ve elkoymaya ilişkin olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanununun 134 üncü maddesi hükümleri uygulanır.
(4) Bu Kanun kapsamına giren suçlar hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturmada
suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle
delil elde edilmesi imkânının bulunmaması hâlinde Ceza Muhakemesi Kanununun 135
inci maddesi hükmü uygulanır.
(5) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri
uygulanır.
YEDİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Yönetmelik
MADDE 31- (1) Bu Kanunun 7, 9, 10, 11 ve 14 üncü maddelerinin uygulanmasına
ilişkin esas ve usûller ilgili kurum ve kuruluşların görüşü alınarak, Kurum
tarafından çıkartılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
(2) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler Kanunun yürürlük tarihinden
itibaren altı ay içinde düzenlenir.
Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 32- (1) Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmının Onuncu Bölüm
başlığı ile 243 ilâ 246 ncı maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce ticari amaçla toplu
kullanım sağlayıcı durumunda bulunanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren 6 ay içinde gerekli ruhsatı almakla yükümlüdür. Bu süre içinde yetki
belgesi almayanların toplu erişim sağlama hakkı ortadan kalkar.
Yürürlük
MADDE 33- (1) Bu Kanun yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 34- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
GENEL GEREKÇE
20. yüzyılın ortalarından itibaren kullanılmaya ve gelişmeye başlayan bilgi ve
iletişim teknolojileri her geçen gün ekonomi, iş, ticaret, kamu idaresi, eğitim,
adalet, sağlık ve kültür gibi hayatın tüm alanlarında büyük değişikliklere sebep
olmakta, bu teknolojilerin ortaya çıkardığı yeni araçlar ve hizmetler hızla
insanlığın tüm yaşamını etkilemeye devam etmektedir. Bilişim teknolojileri ve
sunduğu hizmetler nitelikleri gereği sadece ulusların milli düzenlerini değil
tüm uluslararası toplumu etkilemekte, bu nedenle modern dünyadaki ülkeler ve
uluslararası örgütler bu alanda işbirliğine giderek baş döndürücü bir hızda
gelişen bu yeni ortama ayak uydurmaya çalışmakta, aynı çabalar bir çok ülke
tarafından takip edilmektedir. Artık herkesin benimsediği gibi, bilgi
teknolojileri ürünleri ve bilgi toplumu hizmetleri modern bireyin günlük
hayatını neredeyse çepeçevre kuşatmış bulunmaktadır. Başta bilgisayarlar olmak
üzere internete bağlanabilen cep telefonları, bankamatikler, internet üzerinden
gerçekleştirilebilen bankacılık işlemleri ve çeşitli kamu hizmetlerinin bilişim
ağları üzerinden verilebilmesi, modern hayatta insanlığın yaşamını
kolaylaştırmak için çok büyük imkânlar sunmaktadır. Özellikle son 30 yılda çok
büyük gelişmeler gösteren bilişim teknolojileri sağladıkları büyük faydaların
yanında beklenmedik sonuçlar da doğurmakta, hukukun tüm alanlarında yeni
tanımlar ortaya çıkarmaktadır. Gerçekten de bilgi teknolojisinin gelişmesiyle
birlikte internet, erişim, içerik sağlayıcı, hizmet sağlayıcı gibi hukukun tüm
dallarını ilgilendiren yepyeni kavramlar ortaya çıkmaktadır. Sağlanan yeni
hizmetler ve ortaya çıkan yeni suçlar karşısında ceza hukukunun klasik düzenleme
ve cihazları kimi zaman yetersiz kalabilmektedir. Bunun da ötesinde bilişim
teknolojilerinin çok hızlı değişmesi ve şekillenmesi ile sınır tanımaz niteliği
bu alanda yapılmaya çalışılan düzenlemeleri de yetersiz bırakmaktadır. Bilişim
ortamında işlenen suçların hızlı bir şekilde artışı, bu suçların ortaya
çıkarılmasındaki zorluklar ve işlenmesindeki kolaylıklar ve ekonomik olarak
meydana gelen zararın büyüklüğü bu konuda yasal bir düzenleme yapılmasının
zorluğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Uluslararası alanda konuyla ilgili en önemli düzenleme, 23 Kasım 2001 tarihinde
imzaya açılan Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesidir. Sözleşmeyle, Avrupa
Konseyine üye ülkeler arasında ortak bir ceza politikasının oluşturularak
toplumun bilişim suçlarına karşı korunması, bu amaçla ulusal mevzuatlarda
gerekli düzenlemelerin yapılarak uluslararası alanda da işbirliğinin
geliştirilmesi amaçlanmıştır. Sözleşmeyle, bilişim alanına ilişkin olarak bir
takım terimlerin tanımı yapılmakta, bilişim ortamında veya bilişim ağı
sistemleri vasıta kılınarak işlenebilecek suçlar düzenlenerek bu suçların
soruşturulması usulüne ilişkin bir takım hükümlere yer verilmektedir. Ayrıca
sözleşmeyle uluslararası işbirliği düzenlenmekte ve bilişim ağında hizmet
verenlerin yükümlülüklerine yer verilmektedir.
Avrupa Birliğinin, 8 Haziran 2000 tarihli ve 2000/31/EG “Bilgi Toplumu
Hizmetlerinin, Özellikle Elektronik Ticaretin Ortak Pazardaki Bazı Yönleri
Hakkında Direktifi” ile 1997/66 ile 2002/58 sayılı “Elektronik İletişimde
Kişisel Verilerin İzlenmesi ve Gizliliğinin Korunması Yönergesi” ile üye ülkeler
için konu ile ilgili bir takım yükümlülükler öngörmektedir. Avrupa Birliğinin
2000/31 sayılı e-ticaret Direktifi ile bilgi toplumu alanında hizmet verenlerin
tâbi olacakları hükümler, genel bilgilendirme yükümlülükleri, ticari iletişim
için gerekli şartlar, istenmeyen elektronik iletiler, elektronik vasıtalarla
yapılacak sözleşmelere uygulanacak kurallar ve sözleşme öncesi verilmesi gerekli
bilgiler (özel bilgilendirme yükümlülüğü), ara hizmet sunucularının
sorumlulukları ve mesleki davranış kurallarına ilişkin olarak üye ülkelere bir
takım sorumluluklar yüklenmektedir.
Avrupa Birliğinin 2002/58 sayılı “Elektronik İletişimde Gizliğinin Korunması
Yönergesinde” ise; Topluluk içinde elektronik iletişim ekipmanları ile
elektronik iletişim vasıtasıyla işlenen kişisel verilerin, temel haklar ve
özgürlüklerin korunması ilkesi de dikkate alınarak eşit seviyede korunmaları ve
bu şekilde serbest dolaşımlarının sağlanması amaçlanmakta, bu çerçevede
elektronik iletişime ilişkin bir kısım tanımlar yapılarak iletişimin
gizliliğinin korunması, gerekli güvenlik tedbirleri, trafik bilgilerinin
saklanması gibi konularda hükümler ihdas edilmektedir.
Uluslararası alanda bilişim suçlarıyla ilgili olarak ilk kanun tasarısı Amerika
Birleşik Devletleri Kongresine 1977 yılında verilmiştir. Amerika Birleşik
Devletleri, bilgisayarın anavatanı olması nedeniyle bilişim suçlarıyla ilk defa
karşılaşan ülke olmuştur. Bunun doğal sonucu olarak hem öğreti hem yasal
düzenlemeler hem de uygulamada ABD merkez ülke konumundadır.
Dünyada bilişim suçlarıyla ilgili düzenlemelerde iki ayrı metodun kullanıldığı
görülmektedir. ABD, İngiltere, İrlanda ve Portekiz gibi ülkelerin dahil olduğu
birinci sistemde mevcut kanunlardan ayrı olarak yeni ve özel düzenlemeler
oluşturulmaktadır. Alman mevzuatının öncülük ettiği ikinci sistemde, suç teşkil
eden eylemler mevcut kanunlar dahilinde incelenmekte, ayrı fasıllar ve kanunlar
oluşturulmamaktadır. Bu sistemde suç tarifleri bilişim suçlarını kapsayacak
şekilde değiştirilerek veya kanunlara yeni fiiller eklenerek karşılaşılan
sorunlar çözülmeye çalışılmaktadır. Ülkemizin hem mülga 765 sayılı, hem de 5237
sayılı Türk Ceza Kanununda, Fransa’daki düzenlemelere paralel bir şekilde
bilişim hukukuna ilişkin düzenlemeler ceza kanunu içinde ayrı bir fasılda
düzenlenmiştir.
ABD’de ilk defa 1984 yılında “Counterfeit Access Device and Computer Fraud and
Abuse Act” (Erişim Aygıtlarını Taklit Etme, Bilgisayar Dolandırıcılığı ve
Bilgisayarı Kötüye Kullanma Kanunu) ile “Credit Card Fraud Act” (Kredi Kartı
Sahteciliği Kanunu) yürürlüğe girmiş, bu kanunda 1986 yılında “Computer Fraud
and Abuse Act” (Bilgisayar Dolandırıcılığı ve Kötüye Kullanımı Kanunu) ile
değişiklik yapılmıştır. Bunlarla birlikte bilişim suçlarında mücadelede;
18. U.S.C. 1029 sayılı Erişim Aygıtlarıyla İlgili Sahtecilik ve Bağlı eylemler,
18. U.S.C. 1030 sayılı Bilgisayarlarla İlgili Sahtecilik ve Bağlı Eylemler,
18. U.S.C. 2511 sayılı Telli, Telsiz ve Elektronik İletişime Müdahale ve
İletişimin
Açıklanmasının Yasaklanması,
18. U.S.C. 2701 sayılı Depolanmış İletişime Yetkisiz Erişim,
18. U.S.C. 2702 İçeriğin Açıklanması,
18. U.S.C. 2703 Yasal Erişim İçin Gerekli Şartlar isimli kanunlar da
kullanılmaktadır. Ayrıca bilişim hukuku alanında mevcut düzenlemeler arasında
1986 tarihli “Elektronik Haberleşme Gizlilik Kanunu, 1992 tarihli Bilgi ve
Teknoloji Kanunu, Ulusal Bilgi Altyapısı Kanunu, 1998 tarihli Çocukların On-line
Yayınlardan Korunması Kanunu, 1997 tarihli Internette Kumarın Önlenmesi Kanunu,
2001 tarihli Anti-Terörizm Kanunu, 1996 tarihli İletişim Ahlâk Kanunu”
belirtilebilir.
Fransa’da başlangıçta bilişim suçları, Ceza Kanunundaki hırsızlık, inancı kötüye
kullanma ve dolandırıcılık gibi mal aleyhine işlenen bazı suçlarla karşılanmaya
çalışılmıştır. Daha sonra Fransız Ceza Kanununda 5 Ocak 1988 günlü, 88-19 sayılı
Kanunla ilk kez bilişim suçlarına ilişkin müstakil bir düzenleme yapılmıştır. Bu
kanunda suça teşebbüs ve iştirak gibi genel hükümlerin yanında, haksız yere bir
bilgisayara girme veya sistemde haksız yere kalma, sistemdeki verileri tahrip
etme, değiştirme, yok etme veya başka veri yükleme, sistemin işleyişini
engelleme veya bozma, bilgisayar belgelerinde sahtekarlık yapma, böyle bir
belgeyi bilerek kullanma şeklinde beş tür bilişim suçu oluşturulmuştur. 1 Mart
1993 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Fransız Ceza Kanununda konu, “Mal aleyhine
suç ve cürümler” başlıklı birinci kitabın “Mala karşı diğer tecavüzler” başlıklı
II. babının “Bilgileri Otomatik İşleme Tabi Tutmuş Sistemlere Yönelik
Saldırılar” başlıklı III. faslın içerisinde öncekinden farksız bir şekilde
düzenlenmiştir.
Almanya’da bilişim suçları ayrı bir yasayla değil, Ceza Kanunu İçerisinde
düzenlenmiş olup, konuyla ilgili başka yasalar da bulunmaktadır. Alman Ceza
Kanunundaki düzenlemelerde, bilişim suçları Kıta Avrupası sistemine bağlı
kalınarak korunan hukukî yararlara göre ilgili bölümler içerisinde hükme
bağlanmıştır. Örneğin yetkisiz erişime karşı özel olarak korunan bilişim
sistemine yetkisiz girme suçunu düzenleyen 202a maddesi, sır aleyhinde işlenen
suçlar arasında yer almıştır. Aynı şekilde verilere zarar vermeye ilişkin 303a
maddesi ve bilgisayar sabotajıyla ilgili 303b maddesi de nası ızrar suçları
arasında düzenlenmiştir. Almanya’da 13 Temmuz 1997 yılında kabul edilen
Teleservisler Kanunu ile internet yayınlarından doğan ceza sorumluluğunun
esasları belirlenmiştir. Bura göre internette yer alan içeriğin suç unsuru
ihtiva etmesi durumunda içerik sağlayıcı genel hükümlere göre sorumlu kabul
edilmektedir. Kanunla erişim sağlayıcılarının ceza sorumluluğunun olmadığı hüküm
altına alınmış, servis sağlayıcıların ise ana bilgisayarlarında depoladıkları
başkalarına ait illegal içerikli bilgilerin bu niteliğinden haberdar olmaları ve
ayrıca bu bilgilerin internet üzerinden erişilebilir kılınmasını teknik olarak
önleme olanağına sahip bulunmaları hâlinde bu bilgelere erişimi önlemezlerse,
belirtilen ihmali davranışlardan dolayı sorumlu tutulabileceği hüküm altına
alınmıştır.
Hukukumuzda bilişim suçları, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununda 6/6/1991
tarihli ve 3756 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle ilk defa düzenlenmiştir. Bu
düzenlemeyle mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununa “Bilişim Alanında Suçlar”
adıyla 525/a, 525/b, 525/c ve525/d maddelerinden oluşan bir bab eklenmiştir.
5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 2 nci
maddesinde 7/6/1995 tarihli ve 4110 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle
“Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında
ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu
doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları” da “eser” sayılarak
bilgisayar programlarına yönelik bu Kanun kapsamındaki fiiller de suç
sayılmıştır.
23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6/3/2003
tarihli ve 4822 sayılı Kanunla değişik 3 ncü maddesinde mal; “elektronik ortamda
kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi
malları” da içerecek şekilde tanımlanmış, 9/A maddesiyle de mesafeli
sözleşmelerin “…görsel, telefon ve elektronik ortamda veya diğer iletişim
araçları kullanılarak” gerçekleştirilebileceği, elektronik ortamda yapılan
sözleşmelerin teyit işlemlerinin yeni elektronik ortamda yapılabileceği hüküm
altına alınmıştır. 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 16
ncı maddesiyle imza oluşturma verilerinin izinsiz kullanımı ve 17 nci maddesiyle
elektronik sertifikalarda sahtekarlık suç hâline getirilmiş bulunmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununda bilişim suçları, “Bilişim Alanında Suçlar”
başlıklı ayrı bir bölümde 243 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu bölümde “bilişim sistemine girme” (m.243), “sistemi engelleme, bozma,
verileri yok etme veya değiştirme” (m.244), “banka veya kredi kartlarının kötüye
kullanılması” (m.245), ve “tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması”
(m.246) düzenlenmiştir. Ayrıca “nitelikli hırsızlık” kenar başlıklı 142/2-(e)
maddesinde hırsızlık suçunun bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle
işlenmesi ve nitelikli dolandırıcılık kenar başlıklı 158/1-(f) maddesinde
düzenlenen dolandırıcılık suçunun “bilişim sistemlerinin, banka veya kredi
kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi ağırlatıcı neden
olarak hüküm altına alınmıştır.
Bilişim ağı hizmetlerinin etkin ve doğru bir şekilde verilmesi ile bilişim
suçları ile mücadelede internet servis sağlayıcılarının sorumluluklarının
belirlenmesi bir ihtiyaç olup, bu konuyla ilgili henüz yasal bir düzenleme
yapılmamıştır. Gerçekten de internet ortamında hizmet veren içerik sağlayıcı ve
erişim sağlayıcılarının işbirliğinin bilişim suçlarıyla mücadelede ve bilişim
hizmetlerinin kalitesinin arttırılmasında önemli bir etkisi bulunmaktadır.
Tasarıyla bu konudaki yasal boşluğun ortadan kaldırılması amaçlanmakta, bilişim
hizmeti verenlerin yerine getirdikleri fonksiyona göre ayrım yapılarak
belirtilen amaçlarla orantılı ve mukayeseli hukuka paralel bir şekilde
sorumluluk esasları belirlenmektedir. Nitekim, benzer düzenlemeler Alman tele
hizmetler Kanunu ile yapılmış bulunmaktadır. Alman tele hizmetler Kanunu,
bilişim ortamında hizmet verenleri içerik sağlayıcı, servis sağlayıcı ve erişim
sağlayıcı olarak ayrıma tabi tutmakta ve bu ayrıma göre değişik sorumluluk
esasları düzenlemektedir. Benzer düzenlemeler Fransa’da 21 Haziran 2004 tarihli
Dijital Ekonomide Güven Kanununda bulunmaktadır.
Bilgisayarların yaygın kullanımıyla birlikte artan bilişim suçlarında,
soruşturma makamlarının bu suçlarla ilgili soruşturmaların şekli ve kullanılan
delil toplama yöntemleri de ayrıca önem arz etmektedir. Çünkü bilişim
aygıtlarının nitelikleri ve bilişim ağlarının yapısı söz konusu suçların
soruşturulmasında ve delil elde edilmesinde çok büyük zorluklar ortaya
çıkarmaktadır. Bununla birlikte bu aygıtlarda bulunan birçok elektronik kayıt
sadece bilişim suçlarında değil, diğer bir takım suçlarda da soruşturmalar için
büyük öneme sahip delilleri içlerinde barındırmaktadır. Nitekim 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 134 üncü maddesinde bilgisayarda, bilgisayar programlarında
ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoyma hükümleri ayrıca düzenlenmiş
bulunmaktadır.
Tasarı, yedi bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Tasarının amaç ve kapsamı
belirtilerek Tasarı da geçen bazı terimlerin tanımı yapılmış, ikinci bölümde
ise, internet ortamında hizmet veren aktörlerin sorumlulukları belirlenmiştir.
Tasarının üçüncü bölümünde, bilişim sistemlerine ilişkin suçlar düzenlenmiş,
dördüncü bölümde bilişim sistemi bağlantılı suçlar düzenlenmiştir. İçerik
bağlantılı suçlar ve idari yaptırımlar başlıklı beşinci bölümde çocuk
pornografisi, devletin güvenliğine ve kamu barışına karşı işlenen suçlar, tehdit
şantaj gibi suç teşkil eden içerikle ilgili düzenlemeler ve idarî yaptırımlar
öngörülmüştür. Soruşturma ve kovuşturma usullerine ise altıncı bölümde yer
verilmiş, son bölümde de Tasarı ile yapılması öngörülen yönetmelikler ve geçici
hükümler düzenlenmiştir.
Tasarıda yer alan terimlerde özellikle Türkçe anlam ve karşılığına uygun
terminoloji tercih edilmiş: örneğin web sitesi yerine “içerik”, internet yerine
bilişim ağlarını da kapsayacak şekilde “bilişim ortamı” terimlerine yer
verilmiştir.
Tasarı ile, ülkemizde kullanımı yaygınlaşan bilişim ağlarının ortaya çıkartmış
olduğu hukukî ve cezaî sorunların çözüme kavuşturularak bilişim ağı alanında
hukuk sistemimizin Avrupa Birliği normları ile uyumunun sağlanması
amaçlanmıştır.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- Maddeyle Kanunun amaç ve kapsamı düzenlenmiştir.
Tasarıyla; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı, ortam sağlayıcı ve
toplu kullanım olanağı sağlayıcıları gibi bilişim alanında yer alan aktörlerin
sorumluluklarının belirlenmesi, bilişim sistemi veya bilişim ağı kullanılarak
işlenen suçları ve bu suçların soruşturulması ve kovuşturulmasına ilişkin esas
ve usûllerin düzenlenmesi amaçlanmıştır.
Öte yandan, 3984 sayılı Kanunun “Amaç” başlıklı 1 inci maddesi; Kanunun amacının
radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesine ve Radyo ve Televizyon Üst
Kurulunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usullerini
belirlemek olduğu, “Kapsam” başlıklı 1 nci maddesinde, Kanunun her türlü teknik,
usul ve araçlarla ve her ne isim altında olursa olsun elektromanyetik dalga ve
diğer yollarla yurt içine ve dışına yapılan radyo ve televizyon yayınları ile
ilgili hususları kapsadığı düzenlenmiştir. 3984 sayılı Kanunun “Program
hizmetinin içeriği ve yeni yayın tekniklerinin kullanımı” başlıklı 31 inci
maddesinde “Her türlü teknoloji ile ve her türlü iletişim ortamında yapılacak
yayın ve hizmetlerin usul ve esasları, Haberleşme Yüksek Kurulunun belirleyeceği
strateji çerçevesinde Üst Kurulca tespit edilip, Haberleşme Yüksek Kurulunun
onayına sunulur. Bu yayın ve hizmetlerin mevzuata uygunluğu Üst Kurulca
denetlenir.” ifadesine yer verilmiştir. Bu hükümler birlikte
değerlendirildiğinde, 3984 sayılı Kanun çerçevesinde “Bilişim ağları üzerinde
yapılacak radyo ve televizyon yayınlarının” 3984 sayılı yasa hükümlerine tâbi
olacağı açıktır.
MADDE 2- Maddeyle, Tasarıda geçen bazı terimlerin tanımlarına yer verilmiştir.
Tasarıda yer alan terimlerde özellikle Türkçe anlam ve karşılığına uygun
terminoloji tercih edilmiştir. Örneğin, “web sitesi” yerine “içerik”, “internet”
yerine bilişim ağlarını da kapsayacak şekilde “bilişim ortamı” terimleri
kullanılmıştır.
MADDE 3- Maddeyle, kişilerin bilgiye erişim ve ifade özgürlüğünün esas olduğu
belirtilmiştir.
Bilindiği üzere, ifade özgürlüğü demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına
saygı ilkelerinin temel öğesidir. Bireylerin ve toplumların gelişimlerinin en
önemli şartlarından birisi de bu özgürlüğün kullanılmasının güvence altına
alınması olup, devletler bu özgürlüğe karşı yapılacak müdahalelere karşı gerekli
tedbirleri almakla yükümlüdür. Anayasanın 25 inci maddesinde ifadesini bulan
düşünce ve kanaat hürriyeti ile 26 ncı maddesinde belirtilen düşünceyi açıklama
ve yayma hürriyeti, bilişim ağı hizmetleri kapsamında bulunduğundan buna ilişkin
faaliyetlerin yerine getirilmesi de bu serbestlikten yararlanacaktır.
Avrupa Birliğinin 2000/31 sayılı e- ticaret direktifinde bilgi toplumu
hizmetlerinin serbest dolaşımının pek çok durumda, tüm üye devletler tarafından
onaylanmış bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasında öngörülen ifade özgürlüğü gibi genel prensiplerin, Avrupa Birliği
hukukuna spesifik yansıması şeklinde ortaya çıkabileceği, bu nedenle bilgi
toplumu hizmetlerinin sağlanmasına yönelik düzenlemelerin, söz konusu eylemlerin
özgürce yapılmasını garanti altına alacak nitelikte olması gerektiği ifade
edilmektedir. Bu özgürlükler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10 uncu
maddesinin ikinci fıkrasında da belirtildiği üzere ancak kanunla
sınırlanabilecektir. Bu doğrultuda, bilişim ağı üzerinden verilen hizmetlerin,
yasaklayıcı uygulamalar yerine, kendi kendini denetim yöntemleri ile
düzenlemenin yapılması ve sürdürülmesi daha uygun olacaktır.
MADDE 4- Maddeyle, bilişim ağı hizmetlerine ilişkin faaliyetlerin serbestliği
ilkesi ifade edilmiştir.
Tüm dünyada kabul gören genel bir kural olarak, bilişim ağı hizmetlerine ilişkin
faaliyetler serbest olup, bu faaliyetlere başlama, yürütme ve sona erdirme; izne
veya başka bir koşula bağlı tutulmamıştır. Avrupa Birliğinin 2000/31 sayılı
e-ticaret direktifinin 4 üncü maddesiyle üye ülkeler, bilgi toplumu hizmeti
verilmesinin herhangi bir izne tabi tutulmaması için gerekli önlemleri almaya
davet edilmektedir. Örneğin, Alman tele hizmetler Kanununun 4 üncü maddesine
göre, tele hizmetler herhangi bir lisansa veya sicile tâbi değildir.
MADDE 5- Maddede, bilişim ortamında hizmet veren yer ve erişim sağlayıcılarının,
bilişim ağı üzerinde kendi içeriklerinde hazır bulundurmakla yükümlü olduğu
hususlar bentler hâlinde sayılmıştır.
Avrupa Birliğinin 2000/31 sayılı e-ticaret direktifinin 5 inci maddesiyle üye
ülkeler, hizmet sağlayıcılarının bu bilgilere kullanıcılar ve yetkili makamların
kolaylıkla erişimlerini temin etmelerini sağlamakla yükümlü tutulmaktadır.
Maddede sayılan bu yükümlülükler örneğin; Alman Kanununun 6 ncı, 2004 tarihli
Fransız Dijital Ekonomide Güven Kanununun 43-10 uncu maddesinde de yer
almaktadır.
MADDE 6- Maddeyle, içerik sağlayıcılarının özel bilgilendirme yükümlülüğü hükme
bağlanmıştır.
Maddenin birinci fıkrasıyla, içerik sağlayıcının içeriğin bir mal ve hizmetin
satımına yönelik olması hâlinde hangi bilgileri hazır bulundurmakla yükümlü
olacağı bentler hâlinde sayılmıştır. Avrupa Birliğinin 2000/31 sayılı e-ticaret
Direktifinin 6 ncı maddesinde, ticari nitelikteki bilgi toplumu hizmetlerinin
taşıması gereken asgari özellikleri belirlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla, Avrupa Birliğinin 95/46 sayılı Veri Koruma Yönergesi
ve 2002/58 sayılı Elektronik Haberleşmede Kişisel Verilerin İşlenmesi ve
Gizliliğin Korunması Direktifinin 5 inci maddesine paralel olarak içerik
sağlayıcı, kendisi ile iletişim kuran kimselerin bilgilerini gizli tutmakla
yükümlü kılınmış, bu bilgileri, bu kimselerin açık onayı olmaksızın
kaydedemeyeceği, üçüncü kişilere iletemeyeceği ve başka amaçlarla
kullanamayacağı hükme bağlanmıştır.
MADDE 7- Maddeyle, içerik sağlayıcıların sorumlulukları belirlenmiştir.
Tasarıyla, içerik sağlayıcının; bilişim ağı üzerinden kullanıcılara sunduğu her
türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel
kişileri ifade ettiği belirtilmiştir. Buna göre, içerik sağlayıcı, bilişim
ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumlu olacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, içerik sağlayıcının, bağlantı sağladığı,
başkalarına ait içeriklerden sorumlu olmayacağı kural olarak kabul edilmekle
birlikte, maddede belirtilen hâl ve şartların gerçekleşmesi durumunda genel
hükümlere göre sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır.
MADDE 8- Tasarıyla, yer sağlayıcı; hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri
sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri ifade etmektedir.
Maddenin birinci fıkrasıyla; yer sağlayıcının, yer sağladığı içeriği kontrol
etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla
yükümlü olmadığı hükme bağlanmıştır. Nitekim Avrupa Birliğinin 2000/31 sayılı
Direktifinin 15 inci maddesiyle, hizmet sağlayıcılarına, verilen hizmete ilişkin
olarak herhangi bir şekilde illegal faaliyet içerip içermediğini kontrol etmek
gibi genel bir izleme yükümlülüğünün öngörülemeyeceği ifade edilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı
içerikten, bu Tasarının 13 ve 29 uncu maddesinde öngörülen içeriğe erişimin
engellenmesi usulleri hükümlerine göre haberdar edilmesi ve engelleme yeteneği
bulunması durumunda yayından çıkarmak zorundadır.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise, yer sağlayıcılar hizmet verdikleri içerik ve
ortam sağlayıcılara ilişkin Tasarının 5 inci maddesinde belirtilen bilgileri
sağlamak ve bulundurmakla yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
MADDE 9- Maddede, erişim sağlayıcısının yükümlülükleri düzenlenmiştir.
Erişim sağlayıcıları, kullanıcılarına herkese açık bilişim ağına erişim olanağı
sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişileri ifade etmektedir. Bilişim ağları
üzerinde hizmet verenlerin teknik altyapısı ve kontrol imkânları birbirinden
oldukça farklıdır. Buna göre bilişim ağında hizmet verenler; internet ağının
işleticisi, erişim sağlayıcı, içerik sağlayıcı ve yer sağlayıcı olarak
sayılabilir. Bu kavramlar somut kişilere göre değil yapılan işin niteliğine göre
bir tanım içermektedir. Bu sebeple, hukukî sorumlulukların belirlenmesinde
hizmet verenlerin o anki işlevlerinin doğru tespit edilmesi gerekmektedir.
Maddenin birinci fıkrasına göre, erişim sağlayıcıları; herhangi bir
kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, bu Kanun hükümlerine uygun
olarak haberdar edilmesi hâlinde ve engelleme yeteneği bulunması durumunda
yayından çıkarmak ve erişimi engellemekle, sağladığı hizmetlere ilişkin trafik
bilgilerini altı aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte
belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğu ve bütünlüğünü
sağlamakla, faaliyetine son vereceği tarihten en az üç ay önce durumu Kuruma ve
içerik sağlayıcılarına ve müşterilerine bildirmekle, ayrıca trafik bilgilerine
ilişkin kayıtları yönetmelikte belirtilecek esaslara uygun olarak Kuruma teslim
etmekle yükümlü olacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla, erişim sağlayıcıların kendileri tarafından
nakledilen bilgileri kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu
olup olmadığı konusunda araştırma yapmakla yükümlü olmayacakları genel kuralı
getirilmektedir.
Yer sağlayıcı ve erişim sağlayıcıların internette sağladıkları tüm içeriği
kontrol etmeleri ve bazı bilgileri engellemeleri teknik olarak mümkün değildir.
Dolayısıyla bu servis sağlayıcılarına hukuken herhangi bir sorumluluk
yüklenememektedir. Nitekim ABD’de 1998 yılında yürürlüğe giren “Dijital Milenyum
Telif Hakları Yasası (DMCA-Digital Millenium Copyright Act)”na göre internet
erişiminin alt yapısını oluşturan hizmetleri gören ve sadece iletişim hizmeti
sağlayan internet servis sağlayıcıların yaptıkları aracılık dolayısıyla herhangi
bir sorumlulukları bulunmamaktadır. Benzer hükümler konuyla ilgili diğer
kanunlarda da mevcuttur. Avrupa Birliğinin 2000/31 sayılı e- ticaret
Direktifinin 12, 13, 14 ve 15 inci maddeleriyle internet servis sağlayıcılarının
sorumlulukları belirlenmiş bulunmaktadır. Örneğin, Alman tele hizmetler
Kanununun 8 ve devamı maddelerinde benzer hükümler bulunmaktadır.
MADDE 10- Maddeyle, ortam sağlayıcılarının yükümlülükleri düzenlenmiştir.
Ortam sağlayıcılar, Tasarının 13 ve 29 uncu maddelerine göre usulüne uygun
olarak haberdar edilmesi ve engelleme yeteneğinin bulunması durumunda hukuka
aykırı içeriği kaldırmakla yükümlü tutulmuştur. Dikkat edilmelidir ki, ortam
sağlayıcılar bakımından getirilmiş olan bu pozitif yükümlülüğün geçerli
olabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Öncelikli
olarak ortam sağlayıcılar Tasarının 13 ve 29 uncu maddelerinde düzenlenen
içeriğin düzeltilmesi ve içeriğe erişimin engellenmesi tedbirlerinin söz konusu
olması halinde bu tedbir kararlarından usulüne uygun olarak haberdar edilmeleri
gerekmektedir. Bu usulün ne şekilde cereyan edeceği ise Tasarının yine 13 ve 29
uncu maddelerinde açık olarak belirlenmiştir. İkinci olarak, ortam
sağlayıcıların hukuka aykırı içeriği engelleme yeteneklerinin bulunması
gereklidir. Bilişim ortamında bulunan içeriğin hukuka aykırı olması halinde, bu
içeriği engelleme bakımından da ortam sağlayıcıların gerekli teknik donanıma
sahip olması gerekmekte olup, ayrıca söz konusu içeriğin de hukukî ve fiilî
bakımdan kaldırılması mümkün olması gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki, ortam
sağlayıcılar sağlamış oldukları ortamlarda yer alan hukuka aykırı içeriğin aynı
zamanda bir cezaî sorumluluğu gerektirmesi halinde buna ilişkin kurallar ve
usuller geçerli olacaktır. Bu nedenle maddede, ceza sorumluluğuna ilişkin
hükümler saklı tutulmuştur.
MADDE 11- Avrupa Birliğinin 95/46 sayılı Veri Koruma Yönergesi ve 2002/58 sayılı
Elektronik Haberleşmede Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Gizliliğin Korunması
Direktifi doğrultusunda erişim sağlayıcının bilgi saklama yükümlülüğü
düzenlenmektedir. Erişim sağlayıcı içerik sağlayıcılarından ve müşterilerinden
kanunlarda ve yönetmelikte belirtilen gerekli bilgiler hariç, bilgi talep
edemeyecek ve bu bilgileri kişinin rızası dışında elde edemeyecek, iletişimine
aracılık ettiği içeriklerin bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla ve verdiği
hizmeti kullananlara ilişkin bilgileri, başkalarının elde etmesini engellemekle
sorumlu olacaktır. Erişim sağlayıcının bu yükümlülüğüne ilişkin tedbirlerin esas
ve usulleri yönetmelikte belirlenecektir. Ayrıca erişim sağlayıcı bu bilgileri
hizmeti kullananların onayı olmaksızın üçüncü kişilere iletemeyecek ve başka
amaçlarla kullanamayacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla, adlî veya idarî bir soruşturma ve kovuşturmaya
ilişkin hükümlerin saklı tutulacağı vurgulanmıştır. Nitekim adlî veya idarî bir
soruşturma veya kovuşturma söz konusu olduğunda soruşturma ve kovuşturma
makamlarının bilgileri talep etme ve bu bilgileri kullanma esas ve usulleri
kendi ilgili kanunlarında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, maddede istisnai
bir kurala yer verilmiştir.
MADDE 12- Maddede toplu kullanım sağlayıcılarının sorumluluklarına ilişkin
yükümlülüklere yer verilmiştir.
Mevzuatımızda, özellikle halk arasında “internet kafeleri” olarak bilinen
işyerleri de dahil olmak üzere ticari amaçlarla internete toplu erişim imkânı
sağlayan mekanlarla ilgili İçişleri Bakanlığının yayınlamış olduğu İnternet
Kafeleri Genelgesi dışında herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Oysa ki
özellikle çocukların İnternetteki zararlı ve illegal içerikten korunması
amacıyla, internete erişim için yoğun olarak kullanılan bu yerlerin çalışma esas
ve usullerinin düzenlenmesine büyük ihtiyaç bulunmaktadır. Avrupa Konseyinin
1999/276 ve 2005/854 sayılı kararları ile üye ülkeler internetin güvenli
kullanılmasının sağlanması için filtreleme ve derecelendirme programları gibi
koruyucu programlar geliştirmeye ve aynı amaçla eğitim ve tanıtım faaliyetlerini
yaygınlaştırmaya davet edilmektedir.
Birinci fıkrayla, ticari amaçla toplu kullanım sağlayanların bu faaliyetlerini
yerine getirmeleri bakımından öncelikli olarak mahallî mülkî amirden ruhsat
almaları kuralı benimsenmiştir. Bu ruhsata ilişkin bilgi ve belgeler otuz gün
içinde mahallî mülkî amire verilecek ve mahallî mülkî amirce de bunlar kuruma
bildirilecektir. Maddeyle getirilen en önemli hüküm ise, toplu kullanım
sağlayıcılarının denetiminin mahallî mülkî amir tarafından yapılacağının
öngörülmesidir.
İkinci fıkraya göre, toplu kullanım olanağı sağlayıcılarına, konusu suç teşkil
eden içeriklere erişimi önleyici filtreleme programları ve benzeri tedbirleri
alma yükümlülüğü getirilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise, maddede belirtilen hususların uygulanmasına
ilişkin esas ve usulleri düzenleyen bir yönetmeliğin çıkarılacağı hükme
bağlanmıştır.
MADDE 13- Maddeyle, içerik nedeniyle hakları ihlale uğrayan gerçek veya tüzel
kişilerin, içeriğe erişimin düzeltilmesi, engellenmesine ve cevap hakkına
yönelik başvuru usulü düzenlenmiştir.
Esasen bu madde düzenlemesiyle, içerik nedeniyle hakları ihlale uğrayanlar
bakımından iki aşamalı bir başvuru usulü öngörülmüştür. Bunlardan ilki birinci
fıkrada belirtilen “başvuru” usulüdür. İkincisi ise, birinci aşamadaki
başvurunun neticesiz kalması hâlinde yargı yoludur.
Maddenin birinci fıkrasıyla, içerik nedeniyle hakları ihlale uğrayan gerçek veya
tüzel kişiler, içeriğin düzeltilmesini, erişimin engellenmesini veya cevap
hakkının kullanılmasını öncelikli olarak içerik sağlayıcısına başvurarak
isteyebileceklerdir. Ancak, hakları ihlale uğrayanların içerik sağlayıcısına
erişememeleri halinde terditli bir başvuru usulü öngörülmek suretiyle maddede
sayılanlara başvuruda bulunarak içeriğin düzeltilmesi veya erişimin engellenmesi
yoluna gidebilmelerine imkân sağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla, birinci fıkrada belirtilen başvurudan bir sonuç
alınamaması hâlinde içeriğin düzeltilmesi, erişimin engellenmesi veya cevap
hakkının yayınlanması yoluna ne suretle gidileceğine ilişkin ayrıntılı
düzenlemelere yer verilmiştir. Madde düzenlemesiyle, hakları ihlale uğrayanlar
yerleşim yerinde bulunan sulh ceza mahkemesine başvurarak içeriğin
engellenmesini talep edebileceklerdir. Maddede ayrıca, sulh ceza hâkiminin
vereceği kararın hüküm ve sonuçlarının ne şekilde olacağı da düzenlenmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında başvurunun ne şekilde yapılacağına ilişkin şeklî ve
usulî hükümlere yer verilmiştir.
Maddenin son fıkrasında ise, sulh ceza hâkimince verilen kararların ne suretle
yerine getirileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
MADDE 14- Maddeyle, erişim sağlayıcılarının Tasarıda yer alan hükümlerin
uygulanmasına ilişkin faaliyet ve işlemlerinin denetiminin Telekomünikasyon
Kurumunca yerine getirileceği hükme bağlanmıştır.
MADDE 15- Maddeyle, Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesine paralel bir şekilde
bir bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girme, sistemde kalmaya devam etme,
veri veya program elde etme ve elde edilen veri veya programların üçüncü
kişilere gönderilmesi suçları ve bu suçlara ilişkin yaptırımlar düzenlenmiştir.
Maddeyle, esasen kişilerin özel hayatlarının dokunulmazlığı, kişisel ve ticari
verilerinin korunması gibi bir çok hukukî yarar korunmakta, bilişim
sistemlerinin güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Maddede zikredilen
“hukuka aykırı olarak girme” fiili bilgisayar, çevre birimleri, iletişim
altyapısı ve yazılımlardan (sistem, uygulama yazılımları) oluşan veri işleme,
saklama, iletmeye yönelik sistemlere erişimi ifade etmektedir. Suç, konusu
itibariyle bir “zarar suçu” değil, “tehlike suçu”dur. Başka bir anlatımla suçun
oluşabilmesi için zararın gerçekleşmesi şart değildir. Maddenin birinci
fıkrasında tanımlanan suç, serbest hareketli bir suçtur. Yani bir bilişim
sisteminin bütününe veya bir kısmına hukuka aykırı olarak girilmesi veya
herhangi bir şekilde bu sistemde kalmaya devam edilmesi hareketleri bakımından
suçun tamamlanması için bir ayrım gözetilmemiştir. Failin neticeye yönelik
seçimlik hareketlerden birisini hukuka aykırı olarak gerçekleştirmesi
yeterlidir. Suçla korunan hukukî yarar, kişilerin mahremiyet alanlarıdır. Diğer
bir deyişle, kişinin özel hayatı, sırları veya ticari sırları bu maddenin
koruduğu hukukî yararlar arasında sayılmak gerekir. Sisteme erişim
gerçekleştiğinde veya hukuka uygun olarak girildikten sonra hukuka aykırı olarak
kalmaya devam edilmesi halinde suç oluşacaktır. Bu halde suç, niteliği
itibariyle mütemadi suç şekline dönüşecektir. Başka bir anlatımla bir bilişim
sistemine hukuka uygun bir şekilde girildikten sonra hukuka aykırı olarak
kalmaya devam edilmesi halinde haksızlık teşkil eden ve suçun konusunu oluşturan
maddi fiilin devamı söz konusu olacağından bu devam edegelen haksızlık hâli
suçun mütemadi bir suç niteliğine dönüşmesine sebebiyet verecektir.
Maddenin birinci fıkrasında ayrıca, sisteme girilmeksizin verilerin izlenmesi
hâli fiil ve yaptırım itibariyle müstakil bir suç olarak düzenlenmiş
bulunmaktadır. Başka bir anlatımla, maddenin birinci fıkrasının birinci
cümlesinde tanımlanan suç dışında verilerin izlenmesi hâlinde de bu fıkraya göre
yaptırım uygulanacaktır. Belirtmek gerekir ki bu halde failin
cezalandırılabilmesi için fiilin daha ağır bir cezayı gerektiren bir suçu
oluşturmaması gerekmektedir. İzleme keyfiyeti unsurları ve kapsamı itibariyle
daha ağır bir suçun oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, fiil bu maddeye göre
cezalandırılmayacaktır. Düzenleme, bu niteliği itibariyle veri iletişiminin
gizliliği hakkını korumaktadır. İletişimin gizliliği Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 8 inci maddesinde korunan bir haktır. Maddeyle Avrupa Konseyi
Siber Suç Sözleşmesinin 3 üncü maddesinde öngörülen yasadışı müdahale fiili
düzenlenmekte, bilişim ağına bağlanarak veya bağlanmaksızın ağdaki verileri
hukuka aykırı olarak herhangi bir şekilde izleme suç haline getirilmektedir.
Nitekim 2002/58 sayılı Elektronik Haberleşmede Kişisel Verilerin İşlenmesi ve
Gizliliğin Korunması Direktifinin 5 inci maddesiyle bahsi geçen fiillerin üye
ülkeler tarafından cezalandırılması istenilmektedir.
Benzer düzenlemeler mukayeseli hukukta da bulunmaktadır. Örneğin; İtalyan Ceza
Kanununun 615ter maddesiyle güvenlik önlemleriyle korunan bilişim veya telematik
sistemlerine hukuka aykırı bir şekilde girme veya böyle bir sistemde rıza
göstermeye yetkili kişinin rızası olmaksızın kalma fiili suç olarak
düzenlenirken, Fransız Ceza Kanununun 323-1 maddesiyle bilgileri otomatik işleme
tabi tutmuş bir sistemin tamamına veya bir kısmına, aldatıcı hareketlerle
erişmek veya kalmaya devam etmek cezalandırılmaktadır. Yine Alman Ceza Kanunu
202a maddesine göre, herhangi bir kişi yetkisiz şekilde kendisi veya başkası
için yetkisiz erişime karşı özel olarak korunan sistemden veri elde ederse üç
yıla kadar hapis veya para cezasıyla cezalandırılmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla, bir bilişim sistemindeki veri veya programların
hukuka aykırı olarak elde edilmesi cezaî yaptırıma bağlanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasıyla, fiile bağlı bir artırım sebebi düzenlenmek suretiyle
elde edilen veri ve programların başkalarına iletilmesi hâlinde, verilecek
cezanın artırılacağı öngörülmüştür.
Dikkat edilmelidir ki, maddenin birinci fıkrasında tanımlanan suçların
işlenebilmesi için fiilin hukuka aykırı olarak gerçekleştirilmesi bir ön şart
olarak aranmıştır. Başka bir anlatımla işlenen fiilin, maddi ceza hukuku
bakımından “cezasızlık sebebi” ile örtüşmemesi gerekir. Örneğin, somut fiilde
mağdurun rızasının olması, meşru savunma ya da zorunluluk hâli gibi klasik
cezasızlık sebeplerinin gerçekleşmesi halinde cezaî sorumluluk olmayacaktır.
Suç, manevi unsuru itibariyle “kasıtlı” olarak işlenebilen bir suçtur. Somut
olayda kastın gerçekleşip gerçekleşmediğinin Türk Ceza Kanununun 5 inci maddesi
hükmü de dikkate alınarak Türk Ceza Kanununun genel hükümleri çerçevesinde
değerlendirilmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, kasıt suçun oluşumu
bakımından olmazsa olmaz bir önkoşuldur.
Maddenin dördüncü fıkrasında ise, birinci fıkrada sayılan suçların işleniş
şekli, konusu bu suçlarla korunan hukukî yarar ile suç ve ceza siyaseti ilkeleri
dikkate alınarak suçların soruşturma ve kovuşturulmasının mağdurun şikâyetine
bağlı olacağı hükme bağlanmıştır.
MADDE 16- Avrupa Konseyi Siber Suç sözleşmesinin 4 üncü maddesine paralel bir
şekilde düzenlenen maddeyle, bilgisayar verileri veya programlarının bütünlüğü
ve işleyişinin korunması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda bir bilişim ağı
aracılığıyla; bilişim sisteminde bulunan verileri veya programları hukuka aykırı
olarak bozan, silen, değiştiren, yok eden, erişilmez kılan veya sisteme veri
veya program yerleştiren veya ekleyen veya veri veya programlara zarar veren
kimselerin fiilleri suç olarak düzenlenmiş ve cezaî yaptırıma bağlanmıştır. Aynı
eylemler örneğin; Alman Ceza Kanununun 303a, Fransız Ceza Kanununun 323-2,3
maddelerinde de düzenlenmiştir.
Maddede geçen “bozmak” deyimi özellikle veri veya programların bütünlüğünün ya
da bilgi içeriğinin olumsuz biçimde değiştirilmesi anlamını taşımaktadır.
“Silmek” ibaresi ise, fiziksel anlamda bir cismin yok edilmesi anlamıyla
eşdeğerdir. Başka bir anlatımla veriler, yok edilmek suretiyle tanınmaz hâle
getirilmektedir. “Erişilmez kılmak” ibaresi verilerin saklandığı bilgisayara ya
da veri taşıyıcısına erişim olan bir kişi için verilerin ulaşılabilirliğini
önleyen ya da sona erdiren bir fiil anlamını taşımaktadır. “Değiştirme” ibaresi,
mevcut bir verinin farklı bir hâle getirilmesidir. Maddede düzenlenen suç,
“seçimlik hareketli” bir suçtur. Suçun oluşabilmesi için zararın meydana gelmesi
şart değildir. Başka bir anlatımla suç bir zarar suçu değildir. Suçun
oluşabilmesi için maddede yer alan seçimlik hareketlerin hukuka aykırı olarak
gerçekleştirilmesi gerekir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, bir bilişim sisteminin işleyişinin tamamen veya
kısmen engellenmesi veya bozulması fiili düzenlenmiş ve bu suça ilişkin
yaptırımlara yer verilmiştir.
Avrupa Konseyinin (89) 9 sayılı tavsiye kararında “bilgisayar sabotajı” olarak
da nitelendirilen ve Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesinin 5 inci maddesinde
tarif edilen sistemin çalışmasına müdahale fiili suç olarak düzenlenmiştir.
Maddedeki düzenlemeye göre; bir bilişim sisteminin çalışmasını veya işleyişini
tamamen veya kısmen engellenmesi, erişilmez kılınması veya bozulması fiilleri
seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış ve cezaî yaptırıma bağlanmıştır.
Sistemin tam olarak çalışmasını engelleyen her türlü müdahale suç olarak kabul
edilecektir.
Maddede geçen “engelleme” ibaresi bilgisayar sisteminin uygun işleyişine
müdahale eden fiiller olarak anlaşılması gerekir. Bu engelleme, bilgisayar
verilerine yeni veriler eklemek, bilgisayar verilerini başka yerlere iletmek,
tahrip etmek, silmek, bozmak veya erişilmez kılmak yoluyla yapılmış olmalıdır.
Belirtmek gerekir ki, engelleme keyfiyetinin “ciddi ölçüde” olması gerekir. Yine
engellemenin haksız bir biçimde yapılmış olması da aranacaktır. Suç, manevi
unsuru itibariyle kasıtlı olarak işlenebilen bir suçtur.
MADDE 17- Maddede hukuka aykırı donanım veya program suçu düzenlenmektedir.
Ülkemizde henüz Tasarıda yer elan suçların işlenmesi için gerekli olan donanım
ve yazılımların üretimini, satılmasını ve benzeri fiilleri cezalandıran herhangi
bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu nevi suçları işlemek genellikle erişim
araçlarının (Hacker araçları) ya da başka araçların bulundurulmasını
gerektirdiği için, bu araçları suç işlemek üzere elde etmeye yönelik üretim,
satım, dağıtım, ithal veya ihracı alanında başka bir deyimle bir tür
karaborsanın doğmasına yol açabilecek eğilimin olduğu tartışmasız bir gerçektir.
Bu tehlikelere karşı etkin ve caydırıcı bir biçimde mücadele edebilmek için suç
ve ceza siyaseti bakımından ceza hukuku teknik ve araçlarının bu nevi tehlikeli
potansiyel nitelik taşıyan fiillerin işlenmesinden önce kaynağında
cezalandırılmasına matuf hukuksal düzenlemelerin yapılması bir zorunluluk olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Avrupa Konseyi Siber Suçlar Sözleşmesinin 6 ncı maddesiyle, üye ülkeler söz
konusu cihazların kötüye kullanılmasını cezalandırmaya davet edilmektedir. Bu
bağlamda bazı ülkeler de buna paralel düzenlemeleri kanunlarında yapmış
bulunmaktadır. Örneğin, Amerikan Suçlar ve Ceza Usulü Kanununun 2512 nci
maddesiyle elektronik iletişime müdahaleye imkân sağlayan cihazların üretimi,
dağıtılması, elde bulundurulması ve reklamının yapılması yasaklanmaktadır.
Maddeyle, Tasarıda yer alan suçların işlenmesi amacıyla donanım ve program
üretilmesi, uyarlanması, satılması, ithal edilmesi, sağlanması, dağıtımının ve
tanıtımının yapılması veya bu amaçla bilişim sisteminin tamamına veya bir
kısmına erişimi mümkün kılan parola, erişim kodu veya benzer verinin sağlanması
suç olarak düzenlenmiş ve cezaî yaptırıma bağlanmıştır.
MADDE 18- Maddede bilişim sistemini kullanarak işlenen sahtecilik fiilleri suç
olarak cezalandırılmış bulunmaktadır.
Maddenin amacı klasik anlamda somut belgelerle ilgili sahteciliğe paralel bir
suç ihdas etmektir. Başka bir anlatımla maddi ceza hukukundaki bir belgedeki
ifadenin ya da beyanın görsel olarak okunabilirliğini şart koşan ve elektronik
ortamda saklanan verilere uygulanamayan geleneksel sahteciliklerle ilgili hukukî
boşlukların doldurulmasıdır.
Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesinin 7 nci maddesiyle klasik anlamdaki evrakta
sahtecilik suçuna paralel bir şekilde bilişim ortamında saklanan verilerde
sahtecilik yapılmasının cezalandırılması öngörülmektedir. Buna göre, maddede
tanımlanan sahtecilik, bilişim sisteminde yer alan verinin doğruluğu ve
güvenilirliği ile oluşturduğu hukukî değerin, bu verinin değiştirilmesi veya
bozulması neticesinde kaybolması veya değişikliğe uğraması sonucunu doğuracak
şekilde veri üzerinde gerçekleştirilen her türlü fiildir. Bu maddede tarif
edilen fiil, 16 ncı maddede tarif edilen fiillere benzemekle birlikte, maddedeki
suçun oluşabilmesi için, fiilin gerçekleşmesiyle hukuk alanında sonuç
doğurabilecek nitelikte bir hukukî değere sahip yeni bir verinin ortaya çıkması
gerekmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında, birinci fıkrada sayılan fiillerin işlenmesi
suretiyle oluşturulan verilere dayalı olarak sahte bir belge düzenlenmesi
halinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik hükümlerine göre ceza
verilmesi öngörülmektedir.
MADDE 19- Maddeyle bilişim ağları kullanılarak Türk Ceza Kanununun 157 ve devamı
maddelerinde düzenlenen dolandırıcılık hükümleri veya diğer kanunlarla
düzenlenen suçlar kapsamına girmeyen haksız kazanç sağlama eylemi
cezalandırılmaktadır.
MADDE 20- Tasarıyla bilişim ortamındaki suçlar belli bir sistematik ve bütünlük
içerisinde düzenlendiğinden, Tasarının 34 üncü maddesiyle Türk Ceza Kanununun
245 inci maddesi yürürlükten kaldırılması sebebiyle, 245 inci madde, maddenin
üçüncü fıkra düzenlemesi hariç olmak üzere aynen muhafaza edilmiştir.
MADDE 21- Maddeyle bilişim sistemi üzerinden, kendisi veya başkası için yarar
temin etmek veya başkasına zarar vermek amacıyla kişileri yanıltarak bilgi
toplama eylemi cezalandırılmaktadır. Esasen bu hüküm, Türk Ceza Kanunu 135 ve
devamı maddelerinde yer alan kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi
suçunun özel bir şeklini düzenlemektedir. Burada kişiler bilgilerini kendi
rızalarıyla vermekte, fakat bu rızaları failin hileli eylemleriyle
sakatlanmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, maddede yer alan suçun soruşturma ve
kovuşturulması da mağdurun şikâyetine bağlı olacağı belirtilmiştir.
MADDE 22- Maddenin birinci fıkrasıyla, halkı yanıltacak şekilde, kamu kurum ve
kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerin bilişim ağındaki hizmetlerini veya
kimliklerini taklit eden kişilerin fiilleri suç olarak düzenlenmiş ve cezaî
yaptırıma bağlanmıştır.
Belirtmek gerekir ki, 23/02/2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları Ve Kredi
Kartları Kanununun 3 üncü maddesi, kredi kartını, fiziki varlığı bulunmayan kart
numaralarını da kapsayacak şekilde tanımladığından, Türk Ceza Kanununun 245 inci
maddesine benzer bir düzenlemeye yer verilmesine gerek görülmemiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, fiile bağlı bir artırım nedeni öngörülerek fiil
neticesinde bir zarar meydana gelmesi halinde hükmedilecek cezanın artırılacağı
öngörülmüştür.
MADDE 23- Maddeyle çocuk pornografisini bilişim ortamında bulundurulması ve
dağıtımı çeşitli yönleriyle suç olarak tanımlanmıştır.
Birçok ülkede çocuk pornografisinin geleneksel üretimi ve fiziksel dağıtımı suç
olarak tanımlanmış olmasına rağmen, bu tür malzemelerin alışverişinde başlıca
araç olarak bilişim ağlarının kullanımının yaygın bir şekilde artması karşısında
çocukların bu yeni cinsel sömürü ve tehdit şekline karşı savunulması için
uluslararası hukukî bir araca ve iç hukuklarda da spesifik koruyucu hükümlere
yer verilmesi kuvvetle hissedilmiş bulunmaktadır.
Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesinin 9 uncu maddesinde çocuk pornografisine
ilişkin suçlar düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanununun 226 ncı maddesinde,
müstehcenlik ve çocukların bu tür zararlı yayınlara karşı korunmasına ilişkin
hükümlere yer verilmiştir. Türk Ceza Kanununun 226 ncı maddesinin ikinci
fıkrasında, müstehcen görüntü, yazı veya sözlerin ba¬sın ve yayın yolu ile
yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi, ayrı bir suç olarak
tanımlanmış, üçüncü fıkrada, müstehcenliğe karşı çocukları korumaya yönelik iki
ayrı suç tanımına yer verilmiştir. Bunlardan birincisi; müstehcen görüntü, yazı
veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması sure¬tiyle
oluşmaktadır. İkinci suç ise, bu ürünlerin ülkeye sokulması, çoğaltıl¬ması,
satışa arzı, satışı, nakli, depolanması, ihracı, bulundurulması ya da
başkalarının kullanımına sunulması fiillerinden birinin işlenmesiyle
oluş¬maktadır. Her ne kadar Türk Ceza Kanununda konuyla ilgili benzer
düzenlemelere yer verilmiş ise de söz konusu fiillerin, bilişim ortamında
üretimi ve dağıtımının çok daha kolay biçimde gerçekleşebildiği dikkate
alınarak, ayrıca çocuk pornografisi ile sınırlı olarak özel bir düzenlemeye
madde metninde yer verilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasına göre; bir çocuğa veya çocuk gibi görünen veya çocuk
olduğu izlenimi veren bir kişiye ait gerçek ya da temsili görüntü, yazı veya
sesleri içeren pornografik ürünleri bilişim ortamında tanıtımı, sunulması,
kiraya verilmesi veya satışa arz edilmesi suç olarak tanımlanmış ve cezaî
yaptırıma bağlanmıştır. Bir bilgisayar sistemi üzerinden başka bir kişiye çocuk
pornografisi göndermek, çocuk pornografisi yayma suçu olarak telakki
edilecektir.
Madde metninde geçen “sunan” ibaresi, çocuk pornografisi elde etmek amacıyla
başka kişilere başvurmayı da kapsamaktadır. Bu, malzemeyi sunan kişinin onu
gerçekten sağlayabileceği anlamına gelmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, birinci fıkra kapsamına giren ürünlerin, bilişim
ortamında kendisi veya başkaları için temin edilmesi veya bulundurulması suç
olarak düzenlenmiş bulunmaktadır. Madde metninde geçen “kendisi ya da başkası
için temin etmek” terimi, örneğin bilgisayarına indirme (download) yoluyla aktif
olarak çocuk pornografisi elde etmek anlamını taşımaktadır. Bir bilgisayar
sisteminde ya da bilgisayar verilerinin saklandığı başka cihazlarda örneğin bir
disket ya da CD-ROM da çocuk pornografisi bulundurmak da bu madde kapsamında
telakki edilecektir.
Esasen maddeyle, üretimden bulundurmaya kadar zincirin bütün parçalarının
fiilleri için suç sayılarak cezaî yaptırımlar getirerek çocuk pornografisi
üretimiyle mücadelede etkinlik ve caydırıcılığın sağlanması amaçlanmıştır.
MADDE 24- Maddeyle, Türk Ceza Kanununun sayılan bazı maddeleri ile 25/7/1951
tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan
ve bilişim sistemi veya bilişim ağı kullanılarak işlenen suçlara ilişkin içeriği
üreten, tanıtan veya sunanlar hakkında hükmedilecek cezaların yarı oranında
arttırılması öngörülmüştür. Esasen madde düzenlemesiyle, Devletin güvenliğine,
kamu düzenine ilişkin bazı suçların bilişim ortamında işlenmesi halinde, bu
suçların soruşturulmasında veya kovuşturulmasında karşılaşılan büyük zorluklar
ve bu suçların işlenmesinin diğer basın ve yayın araçlarına göre daha kolay
olması nedeniyle özel bir düzenleme yapılması ihtiyacı doğmuştur. Maddede yer
alan ceza artırımlarının uygulanabilmesi için söz konusu suçların bilişim
ortamında ve aleni olarak işlenmesi gerekmektedir.
MADDE 25- Maddeyle, bu Kanunun 13 ve 29 uncu maddelerinde düzenlenen erişimin
engellenmesi tedbirlerine ilişkin olarak verilmiş hâkim veya mahkeme kararını
yerine getirmeyenler hakkında uygulanacak suç ve yaptırımlar düzenlenmiştir.
MADDE 26- Maddede bilişim ortamında işlenen bazı suçlar bakımından bu suçların
işleniş şekli dikkate alınarak cezalarda bir artırım hükmü düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla; tehdit, şantaj, hakaret, kumar veya iftira
suçlarının bilişim ortamında alenen işlenmesi hâlinde, Türk Ceza Kanunu
hükümlerine göre verilecek cezanın yarı oranda artırılacağı hükme
bağlanmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, Tasarının üç ve dördüncü bölümünde sayılan
suçların yetkinin kötüye kullanılması halinde, üçüncü fıkrasında ise, Tasarının
üç ve dördüncü bölümünde yer alan suçların bir banka veya kredi kuruluşları ile
kamu kurum ve kuruluşlarına ait sistemler üzerinde işlenmesi halinde cezaların
artırılacağı öngörülmüştür.
MADDE 27- Maddede Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesi hükmüne uygun olarak bu
Kanunun Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci Bölümünde sayılan suçların işlenmesi
suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü
güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı düzenlenmiştir.
MADDE 28- Maddeyle, Tasarıda yer alan bazı yükümlülüklere aykırı hareket
edilmesi hâlinde, haksızlık oluşturan bu hareketler karşılığında uygulanacak
idari yaptırımlar bentler halinde sayılmıştır. Ayrıca, 5326 sayılı Kabahatler
Kanunu hükümleri de dikkate alınarak idarî para cezalarının hangi makam ve merci
tarafından verileceği öngörülmüştür.
MADDE 29- Maddede, bilişim ortamında işlenen suçlara ilişkin yeni bir koruma
tedbiri türü olarak içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin ne şekilde
uygulanacağına ilişkin esas ve usullere yer verilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasına göre, Tasarıda sayılan suçların soruşturulmasında
veya kovuşturulmasında suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin
varlığı hâlinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet
savcısının yazılı emriyle içeriğe erişimin engellenmesine karar
verilebilecektir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, erişimin engellenmesi kararlarının ne şekilde
yerine getirileceğine dair hükümlere yer verilmiştir.
Bu tedbirlere kovuşturma evresinde mahkemece karar verilebilecektir. Ayrıca,
içeriğin engellenmesine ilişkin kararlara karşı ilgililer genel hükümlere göre
itiraz edebileceklerdir.
MADDE 30- Maddeyle görevli mahkeme ve yargılama usulü belirlenmektedir.
Tasarı kapsamında yer alan suçların kovuşturulmasında uygulanacak yargılama
usulleri dikkate alındığında, bu suçların yargılamasında madde itibariyle
yetkili olacak mahkemelerin de uzmanlaşmalarını sağlamak amacıyla bu Tasarı
kapsamındaki suçların kovuşturulmasında asliye ceza mahkemelerinin yetkili
olduğu belirtilmiş, ancak bir yerde birden fazla asliye ceza mahkemesinin
dairesinin bulunması hâlinde bu davaların Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca
yetkilendirilen mahkemelerde görüleceği hükme bağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla, bu Kanunda yazılı suçlara ilişkin davaların acele
işlerden sayılacağı belirtilmiş ve bunlara adli tatilde de bakılacağı hükme
bağlanmıştır.
Maddenin üç ve dördüncü fıkralarında ise, iletişimin denetlenmesi tedbiri ile
bilgisayar, bilgisayar program ve verileri, çevre birimlerinde arama, kopyalama
ve elkoymaya ilişkin koruma tedbirlerinin bu Kanun kapsamında işlenen suçlar
hakkında da uygulanabileceği öngörülmüş ve bu tedbirlerin uygulanmasına ilişkin
usul ve esaslar bakımından Ceza Muhakemesi Kanununa yollama yapılmıştır.
Maddenin son fıkrasında ise, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Ceza
Muhakemesi Kanunu hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
MADDE 31- Maddeyle, Tasarıdaki bazı maddelerin uygulanmasına ilişkin esas ve
usûllerin Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde çıkarılacak
yönetmeliklerle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
MADDE 32- Maddeyle, bilişim alanındaki suçların bir bütün olarak Tasarıda
düzenlenmesi öngörülmekle, Türk Ceza Kanununda bu konuya ilişkin kısmî
düzenlemeler yürürlükten kaldırılmakta ve Tasarı kapsamına dahil edilmektedir.
GEÇİCİ MADDE 1- Maddeyle, uygulamada internet kafeleri olarak adlandırılanlar da
dahil olmak üzere hâlen ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcı durumunda
bulunanlara, yönetmelikle belirlenecek olan çalışma şartları için gerekli
hazırlıkları yapma imkânı sağlanmıştır.