TÜRKİYE’DE SOSYAL SORUMLULUK UYGULAMALARI VE SIK KARŞILAŞILAN
UYGUNSUZLUKLARI
SAI (Social Accountability International) SA 8000 Sosyal Sorumluluk standardı
için akreditasyon kurumu olup tüm dünyada bu standarda göre belgeli firmaları
yayınlamaktadır. SAI’nin verilerine göre 64 ülkede farklı 66 sektörde 1373 firma
SA 8000 belgesi almıştır. Türkiye’de sadece 4 firma SA 8000 Sosyal Sorumluluk
standardına göre belgelenmiş durumdadır. Benzer bir organizasyon WRAP (Wordwide
Responsible Apparel Production) giyim sektöründe insan hakları ve etik çalışma
ilkelerine yönelik denetim ve belgelendirme amacıyla oluşturulmuş bir kurumdur.
WRAP belgesi almış Türkiye’de 5 kuruluş bulunmaktadır.
Türkiye’de belgeli firma sayısı az olmakla birlikte birçok firma, müşterisi
tarafından sosyal sorumluluk kodlarına (örn. ETI- Ethical Trading Initiative
Code) veya standartlara göre denetimlere tabi tutulmaktadır. Bu yazının amacı,
Gelişim Yönetim Sistemleri A.Ş.’nin yaklaşık 110 firmada (245 gün) yaptığı
sosyal denetimler sonucu edindiği deneyimleri paylaşmaktır.
Sözkonusu sosyal kod ve standartlar genel olarak benzer prensipleri içerir. Ana
başlıklar olarak sıralarsak: Çocuk işçi, Zorla çalıştırma, İş sağlığı ve
güvenliği, Sendika kurma ve toplu sözleşme hakkı, Çalıma saatleri, Ücretler,
Ayrımcılık, Disiplin uygulamaları, sürekli çalıştırma.
Türkiye’de yapılan ikinci taraf denetimlerde karşılaşılan uygunsuzluklar aşağıda
konu başlıklarına göre özetlenmiştir:
Çocuk işçi: Genelde çocuk işçi ile orta ve büyük ölçekli işletmelerde
karşılaşılmamaktadır. Ancak, 15 yaşını doldurmamış çırak statüsünde çalıştırılan
işçiler mevcuttur. Bunlar meslek edindirme amacıyla iş ve okulu birlikte
sürdürdüklerinden standart ve kodlar açısından problem teşkil etmemektedir.
Burada çalışma ve okula devam sürelerinin günde 10 saati aşmaması istenmektedir.
Zorla Çalıştırma: Deneyimlerimize göre pek karşılaşılmayan bir konu. Genelde işe
alımlar direk işletme tarafından yapılmakta, aracı kurum kullanımı yaygın değil,
yurt dışından işçi getirerek kaçak olarak çalıştırma çok nadir görülüyor ve işe
girişte herhangi bir depozito/evrağa el koyma gibi durumlar ile pek
karşılaşılmamaktadır. Güvenlik görevlilerinin asli görevi fabrikayı çevreden
gelebilecek tehlikelere karşı korumaktır.
İş sağlığı ve iş güvenliği: Bu konu işletmelerde en fazla
uygunsuzlukların yoğunlaştığı konudur. Genelde İş Kanunu’nun ilgili maddeleri ve
bu kapsamda çıkarılmış olan yönetmelikler iyi bilinmemekte ve uygulanmamaktadır.
Örnekleri aşağıda sıralanan uygunsuzluklarla karşılaşılmıştır:
- tehlike tanımlama ve risk değerlendirmesinin olmaması,
- yasal ölçümlerin yapılmaması (gürültü, titreşim, kimyasal maddeye maruziyet
vb.)
- kritik ekipmanların bakım ve testleri,
- acil durumlar ve müdahale tanımlanmamış, tatbikatların yapılmıyor olması,
- kişisel koruyucuların kullanılmaması/yanlış kullanılması
- yetersiz havalandırma ve işyerinin atmosferik koşulları
- makine/ekipman koruyucularının olmaması veya çıkartılması/iptal edilmesi,
- hijyen ve sağlık kontrollerinin eksikliği
- İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitimlerin ilk işe girişte ve daha
sonrasında periyodik olarak verilmesi
- İşyeri hekiminin/hemşiresinin olmaması, yetersiz revir koşulları
Sendika kurma ve toplu sözleşme hakkı: Genelde otomotiv yan sanayinde
sendika var, diğer sektörlerde özellikle de tekstil sektöründe sendika yok
denecek kadar az. Bazı işletmelerde bunun yönetim tarafından engellendiğine
ilişkin kuvvetli delillere de rastlamak mümkün. Bazen toplu işten çıkarmaların
arkasına bakıldığında gerçek sebebin üretim azalması olmadığı, sendika kurmaya
meyilli kişilerin özellikle seçildikleri bilgisine ulaşmak mümkün olmaktadır.
Çalışma saatleri: Yasal olarak çalışma saati haftada 45 saattir.
İşletmelerin çoğunda bu kurala uyulmakla birlikte yasal limitlerin çok üzerinde
fazla mesai uygulamalarına rastlanmaktadır. İki vardiya üst üste çalışma veya
hafta tatili kullanmadan çalışma en yaygın olarak karşılaşılan durumlardandır.
Çoğu zaman geliri nedeni ile işçilerinde gönüllü olduğu bir çalışma modeli
olmakla birlikte hem yasal düzenlemelere hem de standartlara aykırı bir
uygulamadır.
Ücretler: Sektörel olarak farklı uygulamalar ile karşılaşmak mümkün.
Otomotiv sektöründe ücretler ülke geneline göre nispeten yüksek ve her şey yasal
olarak kayıt altına alınmakta. Ancak tekstil sektörüne bakıldığında, genelde
ücretler asgari ücret seviyesinde olup genelde çift bordro tutulması yaygın.
Biri yasal olarak gösterilen bordro, diğeri ise işçilerin gerçek maaş ve
ödemelerini gösteren bordrodur. Çalışanlar gerçek maaşları üzerinden
sigortalanmadıkları Sosyal Sigortalar Kurumunda ileride alacakları ödemelerde
azalma olmaktadır.
Kıdem ve ihbar tazminatları bazen çıplak maaş üzerinden hesaplanmakta, işçinin
diğer hakları göz ardı edilmektedir (örn. yemek, servis, ikramiye vb)
Ayrımcılık: Çok yaygın olmamakla birlikte küçük ve bazen orta ölçekli
işletmelerde sahibinin veya yöneticinin kendi bölgesinden olanların oranlarının
daha yüksek olduğu görülmektedir.
Disiplin uygulamaları: Disiplin uygulamaları yasal olarak tanımlanmıştır.
Sendika olan işletmelerde sendika sözleşmesinde disiplin hükümlerine yer verilir
ve işveren ve işçi temsilcilerinden oluşan disiplin komitesi bu kararları alır.
Ancak birçok işletmede kasıtlı olmadığı sürece para kesintisi gibi disiplin
uygulamaları pek olmaz. Genelde fiziksel, zihinsel vb taciz uygulamaları ile
karşılaşılmamıştır.
Sürekli çalıştırma: Yasal olarak iş sözleşmelerinde deneme süresi 2 aydır
ve 4 aya kadar yapılan sözleşme ile uzatılabilir. Bazen geçici olmayan işler
için de geçici iş sözleşmeleri yapılarak işçi yılını doldurduğunda kazanacağı
birtakım haklardan mahrum bırakılmaktadır. Bir firmada 10 yıl çalışmış, her yıl
farklı firma adına sözleşmesi yenilenerek yıllık izin hakkı, tazminat vb
haklardan mahrum kalan çalışanlar ile karşılaşılmıştır.
İşyerlerinin bazı yasal yükümlülüklerinden muaf kalmak amacıyla asli işini
birden fazla taşeron şirkete devrettiği görülmektedir. Burada da işyeri çalışanı
ile taşeron şirketi çalışanları arasında aynı işi yapmalarına rağmen ücret ve
haklar açısından çok fark bulunmaktadır.
Geleceğin dünyasında ticaret yapmak istiyorsak kaliteli ve ucuz ürünleri çevreye
saygılı şekilde üretmenin yanı sıra bu tür insani ve etik standartların
şartlarına da uyumlu hareket etmek gerekecektir. Yine deneyimlerimizden iki
örneği konunun önemini vurgulamak için paylaşmak istiyorum. Birincisi
Avusturya’da bir marketler zinciri. Mağazalarında satacağı havlular için
Denizli’de üretim yaptırtmayı planlayan bu firma, kalite ve fiyat onaylarından
önce sosyal sorumluluk kriterleri açısından üretim yaptırabileceği firmaları
denetlettirmiştir. Diğer örnek ise FMO Bankası. Kredi vereceği kuruluşları
sosyal sorumluluk açısından da denetlemesi ve uygun bulunmayanlara kredi
vermemesi.Bu tür örnekler önümüzdeki günlerde hızla yaygınlaşacaktır.